Av.Dr.M.Lamih ÇELİK
Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu Başkanı
ÖZET
Bu çalışmada Türkiye’de cemevlerine yasal statü verilmesi süreci ele alınmıştır. Cemevlerine ilişkin yargının ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yaklaşımı ile yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve sonrasında 7421 sayılı yasa ile cemevlerine imar planlarında yer ayrılması, yapım, bakım ve onarımı, elektrik ile içme ve kullanma su ihtiyaçlarının belediye bütçesinden karşılanması vb. konunun farklı boyutları içeren yasa ele alınmıştır.
Anahtar Sözcükler: Cemevi ,Belediye, Mabet,İbadethane
GİRİŞ
“Alevilerin kutsal toplanma yeri olarak ifade edilebilecek cemevleri gerek sosyo-kültürel ve gerekse siyasi nedenlerden dolayı tüzel kişilik kazanmadan ancak, her zaman Alevilerin toplumsal dokusundaki önemini sürekli olarak koruyan, kültürel ve inançsal anlamda hizmet sunan bir mekân olarak var olmuştur. “30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilen ve 13 Aralık 1925 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanunla (bilinen kısa adıyla Tekke ve Zaviyeler Kanunu’yla) camii ve mescit hariç olmak üzere Türkiye’deki tüm tarikatların ibadethaneleri kapatılmıştı. Bu Kanun Alevî ibadethanelerinin statüsünü bir Rufaî, Nakşibendî veya Kadirî tekkesine karşılık gelen bir mekân olarak çizdiğinden Cemevleride kapatılmıştı. (Aras,2017:82)”
Cemevinin statüsü sorunu çözüme ulaştırılması için 60.Hükümet tarafından Alevî Açılımı süreci adı altında konu ilk kez kapsamlı şekilde ele alınmıştır. Bu çerçevede 3-4 Haziran 2009 tarihleri ile 28-30 Ocak 2010 tarihleri arasında 7 adet Alevî çalıştayı gerçekleştirilmiştir. Bu çalıştaylarda cemevine ibadethane statüsü verilmesinin en temelde yürürlükteki Tekke ve Zaviyeler Kanunu gereğince mümkün olamayacağı ifade edilmiştir. Sorunun aşılması için Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nun yürürlükten kaldırılması istemi ise, bu durumun diğer tarikatların da aynı taleplerde bulunmasının önünü açacağı gerekçesiyle red edilmektedir.
“Rapor, Alevîlerin cemevlerinin hukukî statüye kazandırılması düşüncelerinin oldukça yeni olduğunu ifade ediyor: “Alevilerin cemevleriyle ilgili olarak şimdiye kadar devletten bekledikleri, genellikle maddi konularla sınırlı olmuştur. Nitekim arazi tahsisi, kurum giderlerinin (elektrik, su, yakıt, vs) karşılanması ya da başta dedeler olmak üzere cemevlerinin değişik birimlerinde hizmet verenlere maaş verilmesi gibi taleplerle sorunun hafifletilebileceği düşünülmüştür. Cemevlerinin hukuki statüye kavuşturulması isteği bir hayli yenidir ve bu çerçevede istenen, devletin her şeyden önce Aleviliği dikkate almasıdır.” Bu tespitin devamında bunun için mevcut kanunlarda düzenlemeler yapılması gerekliliği kabul edilmekte ve konu Tekke ve Zaviyeler Hakkında Kanuna getirilerek sorunun çözümünde devlet ve toplum katmanları arasında ortak bir mutabakat gerekliliği öne çıkarılmaktadır: “Bu gerekliliklerin pek çoğunun mevcut kanunlarda bir düzenleme gerektirdiğinde şüphe yoktur. Bu bağlamda devletle toplum arasında ortak bir kanaate, konsensüs, rıza ve kontrata ihtiyaç duyulmaktadır. Tekke ve Zaviyeler Kanunu gibi devletin tartışılmaz temel hassasiyetleri arasında yer alan kimi sınırların bugün yeniden ele alınması devletle toplum arasındaki bütünleşme arzusunu daha da artıracaktır.(Kaluç,2011:117)
Raporda “Cemevi ibadethane değildir”: “Bütün bu beklentiler bir tarafa, cemevlerinin gerçekte ibadethane olup olmadığı, teolojik-dinsel kriterler içinde ele alındığında, Alevîliğin bilinen tarihi içinde genellikle tasavvufi-mistik bir seyir izlediğinden hareketle, mevcut yapısının bir ibadethane olarak görülmesine de izin vermediğini göstermektedir” .(Kaluç,2011:172).
Rapor, cemevlerini bir ibadethane olarak görmek yerine işlevsel birer mekân olarak algıladığını açıkça belirtmekte “Bu bağlamda cemevlerini birer ibadethane olarak tanımlamak yerine işlevselliğinin sürdürülmesi için çaba sarf etmek gerekir. Böylece Alevîler kendi inançlarını her koşulda ve her yerde sürdürebilme hak ve olanağına sahip olacaklardır.” .(Kaluç,2011:174).
Alevilere göre Cem Evi,
— “Edep-erkân meydanıdır.
— Sorgu-sual ve karar yeri olarak, dar meydanıdır.
— Semah yeri olarak, Kırklar Meydanı’dır.
— İkrar yeri olarak, er-bacı meydanıdır.
— Musahipliğin, yani ahiret/yol kardeşliğinin kabul ve onay yeri olarak, birlik meydanıdır.
— Pirin isteklerini tebliğ ettiği ferman yeridir.
— Tasavvuf eğitiminin yapıldığı okuldur.
— Dualı lokmaların yenildiği aş evidir.
— Yola uymayanların alınmadığı seçkinler meydanıdır.
— Eline-diline-beline sahip olanların güven yeridir.
— Gerçekler meydanıdır. Bu meydanda da yalnızca “Gerçeğe Hû” vardır.”
Gelinen noktada 26 Kasım 2022 tarihli resmi gazetede yayınlanan 7421 sayılı Kanun’la belediyelerin cemevlerine destekleri için yasal altyapı oluşturuldu.
Kanuna göre;
* İmar planlarında belde ve bölgenin şartları ve ihtiyaçları göz önünde tutularak cemevleri için yer ayrılması
* Cemevi yapılmadan önce mülki idare amirinden izin alınması
* Belediyelerin ve cemevlerinin yapım, bakım ve onarımını yapabilmesi, meclis kararı ile ücretsiz veya indirimli içme ve kullanma suyu verebilmesi
* Büyükşehirlerin cemevi bina ve tesisleri ile bunların bakım, onarımını yapabilmesi ve gerekli malzeme desteği sağlaması, meclis kararı ile ücretsiz veya indirimli içme ve kullanma suyu verebilmesi
* Büyükşehir ilçe belediyelerinin cemevlerinin yapım, bakım ve onarımını yapabilmesine
imkân sağlanmıştır.
Bu çalışmamızda belediye kanununda yapılan yeni düzenlemeleri ele alacağız.
BELEDİYE KANUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER
1. 6360 Sayılı Yasa İle Belediye Kanununda Yapılan “Mabet” Düzenlemesi
6360 sayılı yasa ile 5216 sayılı Büyükşehir Belediye yasasının 7/n maddesine ;”Gerektiğinde mabetler ile sağlık, eğitim ve kültür hizmetleri için bina ve tesisler yapmak, kamu kurum ve kuruluşlarına ait bu hizmetlerle ilgili bina ve tesislerin her türlü bakımını, onarımını yapmak ve gerekli malzeme desteğini sağlamak.”
5393 sayılı Belediye yasasının 14.maddesine ;Belediye, mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla; mabetlerin yapımı, bakımı, onarımını yapabilir; kültür ve tabiat varlıkları ile tarihi dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlayabilir; bu amaçla bakım ve onarımını yapabilir, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa edebilir cemevlerinin yapım, bakım ve onarımını yapabilir.
MADDE 15 - Belediyenin yetkileri ve imtiyazları şunlardır: Belediye ve bağlı idareler, meclis kararıyla mabetlere, eğitim kurumlarına, yurtlara, okul pansiyonlarına, hastanelere ve cemevlerine indirimli bedelle ya da ücretsiz olarak içme ve kullanma suyu verebilirler.
Mabetler için bina ve tesisler yapma görevi, 6360 sayılı Kanun ile büyükşehir belediyesine verilmiştir. “Cami” yerine “mabet” kelimesi kullanılarak büyükşehir belediyeleri için diğer dinlere veya mezheplere uygun ibadet yeri yapma imkânı getirilmiştir (Çelik – Altıparmak, 2019: 80).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 26.04.2023 tarih E: 2021/5-67K: 2023/370 karar nolu kararında ;
12.11.2012 tarihli ve 6360 sayılı Kanun ile yapılan düzenleme uyarınca "mabedlerin" yapım, bakım ve onarım görevinin hem büyükşehir belediyelerine, hem de ilçe belediyelerine verildiği, mabetlerin Kanunun 7/n bendinde büyükşehir belediyelerinin, 7 nci maddenin ilçe belediyelerinin görev ve sorumluluklarını belirleyen alt başlıklı (d) bendinde ise ilçe belediyelerinin sorumluluğunda bulunduğu açıkça belirtilmiş olup, kamulaştırmasız el atma ile taşınmaz üzerinde yapılan caminin 2012 yılından önce yapıldığı bu nedenle Diyanet başkanlığına karşı davanın açılması gerektiği ileri sürmesine rağmen “Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, "aktif husumeti", davalı sıfatı ise "pasif husumeti" karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Sıfat dava şartı değil, itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esası incelendikten sonra tespit edilebilir ve bu durumda dava ret veya kabul ile sonuçlanır. Diğer bir ifadeyle bir davada taraflardan birinin, aktif ya da pasif husumet ehliyetinin (davacı veya davalı sıfatının) olmadığı belirlenirse, artık uyuşmazlığın esastan çözülmesine geçilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Sıfat, ileri sürülme zamanı kanun ile kabul edilen ilk itiraz ya da davalı tarafından ortaya konulması gereken def’i niteliğinde olmadığından, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece resen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde caminin en geniş cephesinin 17 metre yol üzerinde olduğu büyükşehir-ilçe belediyesinin görev dağılımına ilişkin meclis kararına göre 17 metre yolun büyükşehir belediyesine ait olduğu gözetilerek 5216 sayılı Kanun’un büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görev ve sorumluluklarına ilişkin 7 nci maddesi uyarınca mabedlerin yapım, bakım ve onarım görevi; hem büyükşehir belediyelerine hem de ilçe belediyelerine verilmiştir. Dolayısıyla Kanunun 7/n bendinde mabetlerin büyükşehir belediyelerinin sorumluluğunda olduğu açıkça belirtilmiş olduğu cihetle, eldeki davada büyükşehir belediye başkanlığının pasif husumet ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.”Tazminat ödemeye sadece büyükşehir belediyesi mahkum edilmiştir.
Bazı Alevi toplulukların bu değişikliğe dayanarak, cemevi açmak için yaptığı başvurular neticesinde, çeşitli belediyeler Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan konu hakkında görüş istemiştir.
DİB’nın başvurulara verdiği yanıtta: “Başkanlığımız, cemevlerini de özgün,kültürel ve mistik kimliği ve misyonu bulunan ve korunması gereken bir zenginlik olarak görmektedir.
Ancak böyle bir bakış açısı cemevlerini caminin alternatifi ve muadili bir ibadethane olarak görmeyi haklı kılmaz. İslâm dininin ibadethanesi camidir. Alevi-Bektaşi vatandaşlarımızın Kur’andan başka bir kutsal kitabı ve Hz.Muhammed’ten gayri bir peygamberi olmadığı için Alevilik, ayrıntıda nasıl tanımlanırsa tanımlansın, İslam içi bir inanç ve dini anlayıştır. …Alevi vatandaşlarımızın kahir ekseriyetinin düşüncesi de böyledir. Bu nedenle cemevleri, İslam’ın on dört asırlık teori ve pratiğinde hiçbir zaman camilerin alternatifi ve muadili olmamıştır.Alevî-Bektaşî kültür ve geleneğinde dergâh, tekke, zaviye ve niyaz evi olarak tanımlanan bugünkü cemevlerinin ısrarla cami, kilise ve sinagog gibi birer mabet olarak gösterilmeye çalışılması tarihi tecrübeye ve bilimsel kriterlere aykırıdır. 6063 sayılı yasaya ilişkin 338 sıra sayılı esas komisyon raporunda“Mabet”, bugüne dek süren tartışmalarda ve Diyanet İşleri Başkanlığı tanımlamalarında, Cem Evleri’ni dışarıda bırakan bir terim olarak kabul edilmiştir. Mabed – tapınaklar ile ilgili olarak, yerel yönetimlerin herhangi bir yetkisi yoktur. Uygulamada belediyelerin camilerle ilgili çeşitli destek hizmetleri verildiği bilinmektedir. Düzenleme, bunu yasal hale getirmekle birlikte, farklı inanç kesimleri bakımından sorunlu uygulama olasılıklarını artırmaktadır. Hükmün “ibadet yerleri” olarak değiştirilmesi, İmar Kanunu’nda da bu terim kullanıldığı için daha yerinde olabilir.(s.165) şeklindeki itirazlar yerinde görülmemiştir.
Bakanlar Kurulu’nun 2/1958 sayılı Kararında; Bakanlar Kurulu tarafından 18 Şubat 1935 tarihinde kabul edilen, “Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Nizamnamenin 3.maddesi ibadethaneyi şu şekilde tanımlamaktadır: “Mabetler, her din ibadetine mahsus ve usule uygun olarak teessüs etmiş olan kapalı mekânlardır.”Türk hukukunda, “mabet veya ibadethane” statüsü elde edilmesine ilişkin özel bir usul düzenlenmemiştir. Uygulamada, yukarıda anılan Nizamname, bir dine özgü ibadetler ile ibadethane arasında bir bağ kurduğu şeklinde yorumlanmaktadır.Bu konuya ilişkin metinlerde, yalnızca camiler, kiliseler ve sinagoglar (ve mescitler, küçük mahalle camileri), açıkça, sırasıyla Müslümanlık, Hristiyanlık ve Musevilik dinlerinin ibadethaneleri olarak kabul edilmektedirler.
6360 sayılı yasa ile belediye kanunlarına eklenen Mabet ifadesi cemevlerini kapsamadığından dolayı 7421 sayılı yasa ile açık bir ifade ile cemevlerine ilişkin düzenleme yapılmıştır.
2. 7421 Sayılı Yasanın Cemevlerine İlişkin Düzenlemeleri
7421 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 364 sıra sayılı esas komisyon raporunda “”Alevi-Bektaşi kültürü ve erkân hizmetlerinin yürütüldüğü cemevlerinin aydınlatma giderlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karşılanması, belediye ve bağlı kuruluşlar tarafından cemevlerinin içme ve kullanma suyu ihtiyaçlarının indirimli veya ücretsiz olarak karşılanabilmesi, belediyeler tarafından mahalli müşterek nitelikte olan okul binalarının inşaatı, bakım ve onarımı ile kültür, tabiat varlıkları ve önemli tarihi mekanların bakım ve onarımlarını yapabildiği gibi aynı kapsamda mahalli müşterek nitelikteki cemevlerinin yapım, bakım ve onarımları ile malzeme desteği sağlanmasına imkan tanınması, aynı kapsamda il özel idareleri tarafından il sınırları içinde mabetler, kültür ve tabiat varlıkları, tarihî doku ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânlar ile cemevlerinin yapım, bakım ve onarımlarının yapılabilmesi ve 3194 sayılı İmar Kanununa ek madde eklenerek Alevi-Bektaşi kültürü ve erkân hizmetlerinin yürütüldüğü cemevlerine imar planlarının tanziminde planlanan beldenin veya bölgenin şartları ve ihtiyaçları göz önünde tutularak yer ayrılması ve cemevi yapılabilmesi için mülki idare amirinden izin alınmasına yönelik düzenlenme yapılması amaçlanmaktadır.”
Sözkonusu 7421 sayılı yasa ile 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasına
“bb) Gerektiğinde cemevleri için bina ve tesisler yapmak, bu bina ve tesislerin her türlü bakımını, onarımını yapmak ve gerekli malzeme desteğini sağlamak.” Eklenerek büyükşehir belediyesinin görevleri arasında sayılmıştır.
“g) Cemevlerinin yapım, bakım ve onarımını yapmak.”düzenlemesiyle ilçe belediyelerine görev ve yetki verilmiştir. Ancak büyükşehir belediyesine gerekli malzeme desteğini sağlamak yetkisi verilirken ilçe belediyesine bu yetki verilmemiştir.
5393 sayılı Belediye Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine “; cemevlerinin yapım, bakım ve onarımını yapabilir” ibaresi eklenmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanununun 14 üncü maddesinde” cemevlerine indirimli bedelle ya da ücretsiz olarak içme ve kullanma suyu verebilirler.”
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 6- (1) Cemevlerinin aydınlatma giderleri Kültür ve Turizm Bakanlığının bütçesine konulacak ödenekten karşılanır.”
Ayrıca Konut, ibadethane ve cemevi abonelerinin tüketeceği doğal gazın bir kısmının veya tamamının ücretsiz olarak temin edilmesine ilişkin 30/4/2023 tarihli ve 7184 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 01.05.2023 tarih ve 32177 sayılı Resmi gazetede yayınlanmıştır. Buna göre Uygulamaya ilişkin hususlar
Madde 2- (1) Dağıtım şirketlerinden doğal gaz temin eden konut, ibadethane ve cemevi abonelerinin doğal gaz tüketimleri için 24/4/2023 (bu tarih dâhil) tarihinden 31/5/2023 (bu tarih dâhil) tarihine kadar tahakkuk edecek ilk faturadan doğal gaz bedeli alınmaz. 20/3/2023 tarihli ve 6974 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı kapsamındaki tüketim miktarlarından sadece otuz günlük tüketim miktarı bu fıkra kapsamında değerlendirilir.
(2) Dağıtım şirketlerinden doğal gaz temin eden konut, ibadethane ve cemevi abonelerinin 1/5/2024 tarihine kadarki döneme ait aylık doğal gaz tüketimleri için tahakkuk edecek faturalarda 25 Sm3'e kadar olan tüketim için doğal gaz bedeli alınmaz.
3194 sayılı İmar Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
“EK MADDE 10- İmar planlarının tanziminde, planlanan beldenin ve bölgenin şartları ile müstakbel ihtiyaçları göz önünde tutularak lüzumlu cemevi yerleri ayrılır.
İl ve ilçelerde mülkî idare amirinin izni alınmak ve imar mevzuatına uygun olmak şartıyla cemevleri yapılabilir.
Cemevi yeri, imar mevzuatına aykırı olarak başka maksatlara tahsis edilemez.”
4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen hizmet bedelleri hakkında köklü değişiklikler yapılmış, bir kısım kişi ve kurumların kamu hizmetlerinden faydalanmada diğer kişi ve kurumlardan daha avantajlı olmasının önüne geçilmiştir. Kanun’un 1 inci maddesinin birinci fıkrasında belediye ve bağlı kuruluşların da içinde bulunduğu kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde herhangi bir kişi veya kurum lehine indirimli veya ücretsiz tarife uygulanamayacağı belirtilmiş, altıncı fıkrasında ise birinci fıkra hükmünden muaf tutulacak kişi ve kurumları tespit etmeye Cumhurbaşkanın yetkili olduğu ifade edilmiştir.
Kanunda “cemevlerine indirimli bedelle ya da ücretsiz olarak içme ve kullanma suyu verebilirler.” Düzenlemesi yapılmasaydı belediye/sular idaresi sadece tarife belirleme yetkisine dayanılarak 4736 sayılı Kanun’un göz ardı ederek cemevlerine indirimli veya ücretsiz su kullanım kararı alamazdı.
YARGININ CEMEVİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ
Yargıtay 7.HD E: 2012/ 262 K: 2012 / 3351 T: 10.05.2012 kararında;” 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Ünvanların Men ve İlgasına Dair Yasanın 1.maddesinde; "Türkiye Cumhuriyeti dahilinde gerek vakıf suretiyle gerek mülk olarak şeyhının tahtı tasarrufunda gerek suveri ahırla tesis edilmiş bulunan bilumum tekkeler ve zaviyeler sahiplerinin diğer şekilde hakkı temellük ve tasarrufları baki kalmak üzere kamilen seddedilmiştir. Bunlardan usulü mevzuası dairesinde filhal cami veya mescit olarak istimal edilenler ipka edilir. Alelümum tarikatlerle şehlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, nakiplik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük ve gayıptan haber vermek ve murada kavuşturmak maksadiyle nüshacılık gibi unvan ve sıfatların istimaliyle bu unvan ve sıfatlara ait hizmet ifa ve kisve iktisası memnudur. " kuralı getirmiştir. 677 sayılı Yasayla getirilen sınırlandırmaların Anayasal güvenceyle sürdürüldüğünün anlaşıldığı, bu nedenle 633 sayılı Yasa ve düzenlemeler karşısında cami ve mescit dışında bir yerin ibadethane olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı,” görüşündeyken ilerleyen zamanda bu görüşünden vazgeçtiğini görüyoruz.
Yargıtay 3.HD E: 2014/ 11238 K: 2015 / 9711 T: 28.05.2015 ve Yargıtay 3.HD E: 2016/ 17500 K: 2018 / 6192 T: 31.05.2018 kararında” Cemevi, Alevi-İslam inanışına sahip yurttaşlarımızın öteden beri cem ibadetini yaptıkları mekanın adıdır. "Cem kelimesi, Arapça'da "toplanma" anlamına gelmekte ve dini, törensel ve ritüel uygulamalarının tümünü kapsamaktadır." Tüm alevi toplumunca kabul gören cemevleri, Alevi-İslam inancına sahip yurttaşların ibadet mekanıdır. "Öncelikle, bir mekanın ibadet yeri sayılıp sayılmamasının münhasıran o inanca tabi insanların taktirinde bulunmalıdır." Alevi inancına mensup insanlarının inanç ve ibadet merkezlerinin cemevleri olduğu, Alevilerle birlikte tüm toplum kesimleri tarafından kabul edilmiş bir olgu ve gerçekliktir." Alevilik ve Alevilerle ilgili sorunlar ülkemizde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde yargılama konusu olmuştur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014/7 -1038 E, 2014/990 K.sayılı 03/12/2014 günlü kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ... ve ... Davası- Türkiye Başvuru No. 1448/04,... Eğitim ve Kültür Merkezi Vakfı/ Türkiye Davası Başvuru No: 32093/10 ). Bu davada Ülkemizin, İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmenin 9 ve 14.maddelerini ihlal ettiğine hükmedilmiştir.Tüm bu maddeler ve özellikle Uluslararası Sözleşme hükümleri ile birlikte normatif düzenlemeler kapsamında hukuki olgulara göre; cemevlerinin ibadethane kapsamında değerlendirilmesi gerekir”
Sonuç olarak yüksek yargı cemevinin ibadethane kapsamında değerlendirmesi gerektiği görüşündeysede yasa ile cemevlerinin bir ibadethane olup olmadığı konusuna girmeden ibadethanelere tanınan haklardan yararlanması sağlandığı görülmektedir.
KAYNAKÇA
Aras, Hüesyin (2017). Türkiyede Mirlik Birlik İdeali KarşısındaKültürel Kimlikler Sorunu . Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi , 7 (1) , 68-96 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/nevsosbilen/issue/29962/303609
Çelik, M. Lamih & Altıparmak, Cüneyd (2019) Hukukî Açıdan 100 Soruda Yeni Büyükşehir Belediye Modeli, Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Çetin,Mustafa Sami,Bir başka açıdan Alevilik,Yeni Asya,1996
Rençber Fevzi, İstanbul da Mevcut Cem Evleri ve Faaliyetleri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul -2008.
Kaluç ,Şenol "Alevi Çalıştayları Nihai Raporu" Üzerine Bir Değerlendirme” Liberal Düşünce, Yıl 16, Sayı 63, Yaz 2011 s. 87 – 124
Tur Seyit Derviş, Erkanname, Aleviliğin İslam’da Yeri ve Alevî Erkanları, Can Yayınları, İstanbul-2002.
Uğurlu Ali Rıza, Aşk-ı Muhabbet, İstanbul -2007
Yıldırım, Erdal. (2012). Cemevleri ve Cemevlerinin Dini ve Toplumsal Fonksiyonları . Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , 12 (2) , 157-176 . DOI: 10.11616/AbantSbe.279
Comments