top of page

Memur Belediye Başkan Yardımcılığı

Güncelleme tarihi: 18 Ara 2024

Av.Dr.M. Lamih ÇELİK


Giriş

5393 sayılı Belediye Kanunun 37 nci maddesinde idarenin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisi olarak belediye başkanıdır.  Belediye Kanunu 33/2 bendindeki “Belediye başkanının katılamadığı toplantılarda, belediye başkanının görevlendireceği başkan yardımcısı veya encümen üyesi, encümene başkanlık eder” ifadesinden hiyerarşik olarak başkandan sonra belediye başkan yardımcılarının geldiği anlaşılmaktadır. İdare hukuku esaslarınca belediye başkan yardımcılarının iş yapabilmesi için başkanın yetki devretmesi yeterlidir. Belediye Kanununun “Yetki Devri” başlıklı 44 üncü maddesine göre “Belediye başkanı, görev ve yetkilerinden bir kısmını uygun gördüğü takdirde, yöneticilik sıfatı bulunan belediye görevlilerine devredebilir.” uygulamada bunun karşılığı başkan yardımcılarıdır. Ancak, işler için başkan yardımcılarının kendilerine ait ayrı bir idari teşkilatı ve personeli yoktur. Çünkü kadro, idari bir kademe değil bir geçiş kademesi olarak değerlendirilmektedir. 

Büyükşehir Belediyelerinde belediye başkan yardımcılığı kadrosu yeni mevzuatta yine ön görülmemiştir. 5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesinde yer alan düzenlemede sadece kadro bilgisine yer verilmiştir. Ancak düzenleme, belediye başkan yardımcılarının görevleri, özlük hakları gibi konulara yer verilmemiştir. Kadronun görevlerinin, zaten başkanın vereceği görevlerle şekilleneceği diğer mevzuların da 657 sayılı DMK ile veya norm kadro düzenlemeleriyle destekleneceği düşünülmüştür. Ayrıca, 5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesi gereğince atama veya görevlendirmede Belediye meclisinin söz konusu atamayı onaylama ya da reddetme gibi bir yetkisinin olmayıp sadece bilgi vermek amacıyla meclise sunması yeterli görülmüştür. 


Belediye başkan yardımcılığı ile ilgili olan Belediye Kanununun 49 uncu maddesinin 7 nci fıkrası; “Norm kadrosunda belediye başkan yardımcısı bulunan Belediyelerde norm kadro sayısına bağlı kalınmaksızın; Belediye Başkanı, zorunlu gördüğü takdirde, nüfusu 50.000'e kadar olan Belediyelerde bir, nüfusu 50.001-200.000 arasında olan Belediyelerde iki, nüfusu 200.001-500.000 arasında olan Belediyelerde üç, nüfusu 500.000 ve fazla olan belediyelerde dört belediye meclis üyesini belediye başkan yardımcısı olarak görevlendirebilir.” şeklindedir. Buna göre; memur statüsünden atama yoluyla belediye başkan yardımcılığı ve belediye meclis üyeleri arasından görevlendirilme yoluyla belediye başkan yardımcılığı mümkündür. Biz bu çalışmada memur statüsünde olan belediye başkan yardımcılığını ele alacağız.


a-Kadro sayıları

5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesinin 1 ve 2 nci  fıkraları sırasıyla “Norm kadro ilke ve standartları İçişleri Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından müştereken belirlenir. Belediyenin ve bağlı kuruluşlarının norm kadroları, bu ilke ve standartlar çerçevesinde Belediye meclisi kararıyla belirlenir.” “Belediye personeli, Belediye Başkanı tarafından atanır. Birim müdürlüğü ve üstü yönetici kadrolarına yapılan atamalar ilk toplantıda Belediye meclisinin bilgisine sunulur.” şeklinde düzenlenmiştir.   Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelikte Belediyeler, “büyükşehir (A), il (B), büyükşehir ilçe ve belde (C), ilçe ve belde (D)” olmak üzere 4 ayrı ana kategoriye, her ana kategori de kendi içerisinde nüfusuna göre alt gruplara ayrılmıştır. 

Yönetmeliğe göre, belediye başkan yardımcılığının nüfusa göre ihdas edilen kadro adetleri de şöyledir;

(B) GRUBU: İL BELEDİYELERİ

(C) GRUBU: BÜYÜKŞEHİR İLÇE BELEDİYELERİ

(D) GRUBU: İLÇE VE BELDE BELEDİYELERİ




Nüfus 

Kadro sayısı

Nüfus 

Kadro sayısı

Nüfus 

Kadro sayısı

0-49.999                        

1

0-9.999

Yok

0-7.499

Yok

10.000-49 999

1

7.500-49.999

1



50.000-99.999

2

50.000-99.999

2

50.000-99.999

2

100.000-249.999

3

100.000-249.999

3

100.000 ve üstü

3

250.000 ve üstü

4

250.000-499.999

4





500.000 ve üstü

5




Nüfus tek kriter olmayıp Yönetmelik, belediyeleri merkezi konumda olmak veya sanayi, ticaret ve turizm niteliklerinden birini taşıması durumunda bir üste; iki ya da daha çok özelliğe sahip olması durumunda ise daha üstteki nüfus gruplarına yükseltilmesini ön görmüştür

Belirlenen bu normları aşmamak üzere belediye başkan yardımcısı kadroları, il belediyelerinde tüm alt gruplarda; büyükşehir ilçe belediyelerinde C2 alt grubundan başlamak üzere; ilçe ve belde belediyelerinde ise D4 alt grubundan başlamak üzere belediye meclisi tarafından ihdas edilebilmektedir. Bu da C1, D1, D2, D3 alt gruplarında ve bu alt gruplara ait norm kadro standartları cetvellerinde başkan yardımcısı kadro unvanı öngörülmediğinden bu kadro unvanının ihdas edilmesinin ve kullanılmasının mümkün olmadığını gösterir 


b-Kadroya atanma şartları

Norm Kadro Yönetmeliğinde bu kadronun 657 sayılı DMK’na tabi memur unvanı “Belediye Başkan Yardımcısı”, sınıfı “GİH”, en üst derecesi “1”, en alt derecesi “1” olarak belirlenmiştir.

Başkan yardımcılarından memur statüsünde olanların mali ve sosyal hakları da 657 sayılı DMK çerçevesindeki esas ve usullere göre belirlenmektedir.

68/B maddesine göre  4 yıllık fakülte mezunu olanlar için en az 10 yıl, iki yıllık yüksek okul mezunu olanlar için ise en az 12 yıl hizmetinin olması gerekir.

Bu açıdan başkan yardımcısı kadrolarına yapılan atamalarda eğitim düzeyinin ve tecrübenin önemsendiği görülmektedir. 


9 Temmuz 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 703 sayılı KHK ile, 657'nin 68/B bendine şu fıkra eklenmiştir: "Cumhurbaşkanı onayıyla yapılan atamalarda Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde öngörülen hizmet süresi şartları aranır. Üst kademe kamu yöneticisi sayılmayan daire başkanı ve bu kadrolara denk yönetici kadrolarına yapılacak atamalarda bu bentte öngörülen hizmet süresi yükseköğrenim gördükten sonra beş yıl olarak uygulanır. Ancak bu beş yıllık sürenin hesabında Devlet memurlarının kazanılmış hak aylık derece ve kademesinde değerlendirilen hizmet süreleri esas alınır." Buna göre daire başkanı veya buna denk kadrolara atamada 5 yıllık süre aranacaktır. Peki belediye başkan yardımcısı kadrosu daire başkanı kadrosuna denk midir?


Devlet Personel Başkanlığının 16/03/2010 tarih ve 4504 sayılı Görüşü;

Özü: İlçe Belediyesindeki “başkan yardımcılığı”nın “daire başkanlığı”na eşdeğer olup olmadığına ilişkin.


“Büyükşehir Belediyeleri sınırları içerisinde yer alan İlçe Belediyesindeki İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün bağlı olduğu “başkan yardımcılığı”nın “daire başkanlığı”na eşdeğer olup olmadığına ilişkin olarak görüş bildirilmesi istenilmiştir. 15/03/1999 tarihli ve 99/12647 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelik ile 04/07/2009 tarihli ve 27278 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin 4’üncü maddelerinde yer alan tanımlarda da açıkça belirtildiği üzere, aynı düzeyde (eşdeğer) görev, kurumların hiyerarşi, görev, yetki ve sorumluluk açısından aynı grupta ya da grup içinde alt gruplar olması halinde aynı alt grupta gösterebilecekleri görevleri ifade etmektedir. Görüleceği üzere, karşılaştırılması (kıyaslanması) istenilen görevlerin birbiriyle eşdeğer olabilmesi için öncelikle;

1) Aynı grupta ve aynı hiyerarşi içerisinde yer alması,

2) Aynı makama karşı sorumlu olunması (bağlı bulunulması),

3) Aynı hukuki statüye sahip bulunulması,

4) Görev, yetki ve sorumluluklarının aynı veya benzer olması,

5) Bahsedilen görevlere atanabilmek için gerekli nitelik ve şartların aynı veya benzer olması,

6) Atama veya görevlendirme yapmaya yetkili makamın aynı olması,

7) Atama veya görevlendirme usulünün aynı olması, gerekmektedir.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve bu Kanunlar uyarınca hazırlanarak 22/02/2007 tarihli ve 26442 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelik ve ekleri ile Başkanlığımızın da görüşleri alınarak İçişleri Bakanlığı’nca hazırlanmış bulunan Mahalli İdarelerce Yürürlüğe Konulacak Sicil Amirleri Yönetmelik Taslağı ve ekleri incelendiğinde ise; 

* Belediyelerin, hukuki durum ve konumları ile hizmet özelliklerine göre büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri, büyükşehir sınırları içinde bulunan ilçe ve ilk kademe belediyeleri, ilçe ve belde belediyeleri olmak üzere dört ana gruba, her ana grubun da nüfusuna göre alt gruplara ayrıldığı,

* Daire başkanlığının sadece büyükşehir belediyelerinde, başkan yardımcılığının da il belediyeleri ile büyükşehir sınırları içinde bulunan ilçe ve ilk kademe belediyelerinde yer alan bir hiyerarşik kademe olduğu, anlaşılmaktadır.


Anlaşılacağı gibi, ilgi yazıda büyükşehir belediyelerinin idari yapılanması içerisinde yer alan daire başkanlığı ile büyükşehir belediyelerinin idari yapılanması içerisinde yer almayan (büyükşehir sınırları içindeki ilçe belediyelerinin idari yapılanmasında yer alan) başkan yardımcılığının karşılaştırılması istenilmektedir. Özetleyecek olur isek, farklı grupta yer alan belediyelerin aynı hiyerarşi içerisinde bulunmayan idari kademelerinin kıyaslanması söz konusudur. Ayrıca, yine yapılan incelemede; Daire başkanlarının büyükşehir belediyesi genel sekreterlerine, başkan yardımcılarının ilçe belediye başkanına karşı sorumlu olduğu, Büyükşehir belediyelerinin bünyesinde bulunan daire başkanlarının, imar ve şehircilik gibi belli bir görev ve hizmetin yürütülmesinden sorumlu olan hizmet birimlerinin başı, ilçe belediyelerinin başkan yardımcılarının ise, kendilerine bağlı hizmet birimlerinin koordinasyon makamı olduğu, Daire başkanlarının, büyükşehir belediye başkanları tarafından atandığı, başkan yardımcılarının, ilçe belediye başkanı tarafından, memur statüsünde olmayanlar da dahil ilçe belediye meclisi üyeleri arasından görevlendirildiği, bu şekilde görevlendirmenin memuriyete geçiş, sözleşmeli veya işçi statüsünde çalışma dahil ilgililer açısından herhangi bir hak teşkil etmediği ve görevlendirmenin ilçe belediye meclisinin görev süresini aşamayacağı, Daire Başkanı olarak atanacakların, kamu kurum ve kuruluşlarında en az (10) yıl hizmetinin olması gerekirken, başkan yardımcısı olarak görevlendirilecekler için böyle bir hizmet ve süre kısıtlamasının bulunmadığı, görülmektedir. Yukarıda yapılan tespit ve açıklamaların ışığında, Büyükşehir Belediyeleri sınırları içerisinde yer alan İlçe Belediyesindeki İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün bağlı olduğu “başkan yardımcılığı”nın Büyükşehir Belediyeleri bünyesinde yer alan “daire başkanlığı”na eşdeğer olmadığı değerlendirilmektedir.” Görüldüğü üzere devlet personel başkanlığı görüşüne göre başkan yardımcılığı daire başkanına denk olmadığından 10 yıllık süre aranacaktır.


Belediye başkan yardımcılığı, ı Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelikte sınava tabi kadrolar arasında gösterilmemektedir. Bu nedenle norm kadro olarak belediye başkan yardımcılığı kadrosu kadar memurlar arasından belediye başkan yardımcılığı kadrosuna atama yapılabilir.

“Belediye ve bağlı kuruluşları ile mahalli idare birlikleri; norm kadro standartları cetvellerinde yer alan Belediye Başkan Yardımcısı kadroları, 1’inci dereceli kadrolar olduğundan,  657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68/B maddesinde belirtilen atanma şartlarını taşımayan bir memurun 1’inci kadro dereceli Belediye Başkan Yardımcısı kadrosuna atanması ve bu kadronun sosyal ve mali haklarını alması mümkün değildir(. Sayıştay 6.dairesinin 13.05.2014 tarih ve 106 nolu kararı- https://www.sayistay.gov.tr/tr/kararlar/dk/?krr=22844)


“Başkan yardımcılığında Yönetmeliğin 20/c maddesine uygun olarak 6 aydan fazla çalışmıştır, ancak 30.05.2011 tarihli Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi önlisans (iki yıllık) diplomasına sahiptir. Yönetmeliğin 20/c maddesinde, “Bu Yönetmelik kapsamı dışında bulunan daha üst görevlerde, en az altı ay süreyle çalışmış olanlar, aranan şartları taşımaları kaydıyla, bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde yer alan “yönetim”, “araştırma, planlama” ve “hukuk” hizmetleri gruplarında gösterilen kadrolara sınavsız atanabilir.” denildiğinden ve Yönetmeliğin 5. maddesinde müdürlüğe atanmak için “fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,” şartı istendiğinden, iki yıllık yüksekokul (ön lisans) mezunu olan ...’in Müdürlük kadrosuna atanması mümkün olmayıp ancak şef kadrosuna atanabilecektir. (Sayıştay temyiz kurulunun 17.01.2018 tarih ve 43989 nolu kararı https://www.sayistay.gov.tr/tr/kararlar/tkk/?krr=15122)

 

“Belediye başkan yardımcısının Belediyeyi temsilen temyiz başvurusunda bulunup bulunamayacağı konusunda “Mahkemelerde Belediyeyi ancak Belediye Başkanı veya baroya kayıtlı bir avukatın temsil edebileceği, bu nedenle kendisine yetki verilmiş bir avukat olmayan belediye başkan yardımcısının Belediyeyi temsil edemeyeceği” hükmüne varılmıştır . (Sayıştay Temyiz Kurul Kararı K. 39009 T. 13.5.2014)


659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu, hukuk hizmetlerinin istihdam edilen avukatlar tarafından yerine getirilmesini öngörmekte, 146’ncı maddesinde ise avukatlık ücretinin avukata ait olduğu belirtilmektedir. Ayrıca Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin 7-a/3 maddesinde, teknik öğrenim gerektiren müdürlüklere atanabilmek için; yükseköğretim kurumlarının, kadronun görev alanı ile ilgili eğitim ve öğretimde bulunan en az dört yıllık bölümlerinden mezun olmak gerektiği ifade edilmiştir. Söz konusu mevzuat hükümlerine göre, Hukuk İşleri Müdürlüğü görevini tedviren yürüten ve avukat olmayan başkan yardımcısına avukatlık vekâlet ücreti ödenmesi mümkün değildir. (Sayıştay 6.dairesinin 24.12.2013 tarih ve 38 nolu kararı https://www.sayistay.gov.tr/tr/kararlar/dk/?krr=18501)

“Belediye Başkan Yardımcısı kadrosundan Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü kadrosuna atanan …’ın aylığının müdür kadrosu yerine, belediye başkan yardımcısı kadrosuna ait ek gösterge, özel hizmet tazminatı, yan ödeme ve ek ödeme gösterge ve oranlarının esas alınarak hesaplandığı görülmüştür.

Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü kadrosuna atanan kişinin aylığının hesaplanmasında müdürlük kadrosu için belirlenen gösterge ve oranların esas alınması gerekmektedir. Ancak buna uyulmayarak, belediye başkan yardımcısı kadroları için belirlenen gösterge ve oranlar esas alınması nedeniyle oluşan, toplam …TL kamu zararının ödettirilmesine,”( SAYIŞTAY 1. DAİRESİ Karar: 2021/10802-11 Tarihi: 24.12.2020)


c-Belediye Başkan Yardımcısı kadrosundan sınavsız müdür kadrosuna atanabilme şartları

ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü Sayı: E-53773008-622.02-7990960 ve  20/11/2023 tarihli görüşüne göre;

Başkanlığınızda belediye başkan yardımcısı olarak görev yapmış ve ön lisans mezunu olan personelin sınavsız genel hükümler çerçevesinde müdür unvanlı kadrolara atanıp atanamayacağına ilişkin ilgi yazı incelenmiştir. Bilindiği üzere, 2/7/2020 tarihli ve 31173 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin 7 nci maddesinde, "(1) 5 inci maddenin birinci fıkrasında sayılan unvanlara görevde yükselme suretiyle yapılacak atamalarda aşağıdaki özel şartlar aranır: a) Müdür ve şube müdürü kadrosuna atanabilmek için; 1) Fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak, ..." hükmü ile 19 uncu maddesinde, "... c) Bu Yönetmelik kapsamı dışında bulunan daha üst görevlerde en az altı ay süreyle çalışmış olanlar, alt görevlerde çalışma süresi şartı hariç olmak üzere, aranan diğer özel şartları taşımaları kaydıyla, 5 inci maddede yer alan yönetim hizmetleri grubu, araştırma, planlama ve savunma hizmetleri grubu ve hukuk hizmetleri grubunda gösterilen kadrolar ile unvan değişikliğine tabi kadrolara sınavsız, genel hükümlere göre atanabilirler. Diğer hizmet gruplarında yer alan kadrolara atanmada en az altı ay çalışmış olma şartı aranmaz. ..." hükmü yer almaktadır. Bu itibarla, Başkanlığınızda 6 yıldan fazla süre ile belediye başkan yardımcısı olarak görev yapmış ilgilinin "Fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak" şartını taşımaması nedeniyle sınavsız, genel hükümler çerçevesinde müdür unvanlı kadrolara atanmasının mümkün bulunmadığı değerlendirilmektedir.


ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü Sayı: E-53773008-622.02-7707391 ve 19/10/2023 tarihli görüşüne göre;

belediye başkan yardımcısı kadrosunda 6 aydan fazla vekâleten görev yapan ilgilinin müdür kadrosuna sınavsız, genel hükümlere göre atanabilmesinin mümkün bulunmadığı değerlendirilmektedir.


ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü Sayı: E-53773008-622.02-6000198  ve 24/03/2023 tarihli görüşüne göre;

“özel sektörde mühendis olarak çalışmakta iken sözleşmeli personel olarak Başkanlığınıza atanan personelin, 7433 sayılı Kanun sonrası teknik hizmetler sınıfında kadroya geçirildiği, intibak işlemleri sonucunda özel sektörde geçen hizmetlerinin 36/C hükmü gereği 12 yılı geçmemek üzere kazanılmış hak aylığında sayıldığı ve mezkûr 7433 sayılı Kanunun memur kadrolarına atananların, ilgili mevzuat hükümlerine göre sözleşmeli personel olarak geçirdikleri hizmet süreleri öğrenim durumlarına göre yükselebilecekleri dereceleri aşmamak kaydıyla kazanılmış hak aylık derece ve kademelerinin tespitinde değerlendirileceği amir hükmü gereği söz konusu personelin belediye başkan yardımcılığı kadrosuna atanması için gerekli olan hizmet süresinin yeterli olduğu değerlendirilmektedir.”


ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü Sayı : 83683335-929-E.159144  ve 27/07/2020 tarihli görüşüne göre;

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; mevzuata uygun olarak belediye başkan yardımcısı kadrosuna atanan ve bu kadroda en az altı ay süreyle görev yapanların, Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin 19 uncu maddesine göre yönetim hizmetleri grubunda bulunan “müdür ve şube müdürü” kadrolarına atanabilecekleri, dolayısıyla yedi ay süreyle belediye başkan yardımcısı kadrosunda görev yaptıktan sonra şef kadrosuna atanan personelin Yönetmelikte müdür kadrosu için belirlenen alt görevlerde çalışma süresi şartı hariç olmak üzere, aranan diğer özel şartları taşıması kaydıyla belediyenizde boş bulunan müdür kadrolarından birine atanabileceği değerlendirilmektedir.


Devlet personel başkanlığının  22/08/2008-164  sayılı görüşü; “ 

“Belediye Başkan Yardımcısı” kadrosundan “İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürü” unvanlı kadroya atanmanın görevde yükselme mahiyetinde bir atama olarak değerlendirilmemesi sebebiyle; adı geçen Personelin, halen “Belediye Başkan Yardımcısı” kadrosunda asaleten görev yapıyor olması ve mevzuatta aranan diğer şartları taşıması kaydıyla, “İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürü” kadrosuna görevde yükselme eğitimi ve sınavına tabi tutulmadan naklen atanmasının Kurumunuzun takdirinde bulunduğu mütalaa edilmektedir”

7.5.2014 ve 28993 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Yönetmelik değişikliği ile madde “Bu Yönetmelik kapsamı dışında bulunan daha üst görevlerde, en az altı ay süreyle çalışmış olanlar, aranan şartları taşımaları kaydıyla, bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde yer alan “yönetim”,  “araştırma, planlama ve savunma hizmetleri”  (…) hizmetleri gruplarında gösterilen kadrolara sınavsız atanabilir. Bu Yönetmelik kapsamındaki diğer kadrolara sınavsız atanmak için altı ay çalışmış olmak şartı aranmaz.” şeklinde değiştirilmiştir. 

Yukarıda zikredilen mevzuat hükümlerinde, hangi kadrolara hangi şartlarda sınavsız atama yapılacağı açıkça belirtilmiştir. Buna göre belirli yönetim kadrolarına, Yönetmelik kapsamında olmayan üst görevlerde en az 6 ay çalışmış olanlar, aranan şartları taşımaları kaydıyla, sınavsız atanabileceklerdir. 


ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü Sayı: E-53773008-622.02-9301068  ve 01/05/2024 tarihli görüşüne göre;

Başkanlığınızda farklı tarihlerde kesintili olarak 6 aydan fazla belediye başkan yardımcısı olarak görev yapan bir personele ilişkin ilgi yazı incelenmiştir. Bilindiği üzere, 2.7.2020 tarihli ve 31173 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin 2 nci maddesinde, "(1) Bu Yönetmelik, belediyeler ve bağlı kuruluşları ile bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmelerde, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapan Devlet memurlarından, 5 inci maddede sayılan kadrolara görevde yükselme veya unvan değişikliği suretiyle atanacakları kapsar. (2) Belediyelerin üyesi olmadıkları mahalli idare birlikleri hakkında bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz." hükmü ile 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, "Bu Yönetmelik kapsamı dışında bulunan daha üst görevlerde en az altı ay süreyle çalışmış olanlar, alt görevlerde çalışma süresi şartı hariç olmak üzere, aranan diğer özel şartları taşımaları kaydıyla, 5 inci maddede yer alan yönetim hizmetleri grubu, araştırma, planlama ve savunma hizmetleri grubu ve hukuk hizmetleri grubunda gösterilen kadrolar ile unvan değişikliğine tabi kadrolara sınavsız, genel hükümlere göre atanabilirler. Diğer hizmet gruplarında yer alan kadrolara atanmada en az altı ay çalışmış olma şartı aranmaz." hükmü yer almaktadır. Bu itibarla, mezkûr Yönetmelikte geçen "kapsamı dışında bulunan daha üst görevlerde en az altı ay süreyle çalışmış olanlar" ifadesinden en az altı aylık sürenin kesintili veya kesintisiz olup olmayacağı yönünden bir belirleme yapılmadığından farklı tarihlerde başkan yardımcısı kadrosunda en az altı ay süreyle görev yapanlar hakkında mezkûr Yönetmeliğin 19 uncu maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin uygulanmasının mümkün bulunduğu, ilgilinin alt görevlerde çalışma süresi şartı hariç olmak üzere, aranan diğer özel şartları taşıması kaydıyla, mezkûr Yönetmeliğin 5 inci maddesinde yer alan yönetim hizmetleri grubu, araştırma, planlama ve savunma hizmetleri grubu ve hukuk hizmetleri grubunda gösterilen kadrolar ile unvan değişikliğine tabi kadrolara sınavsız, genel hükümlere göre atanabileceği mütalaa edilmektedir.


ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞI Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü  Sayı: E-53773008-622.02-8751878 ve  22/02/2024 tarihli görüşüne göre;

Belediyenizde başkan yardımcısı olarak görev yapmakta olan personelin yine Belediyenize ait şirkete müdür olarak görevlendirilip görevlendirilemeyeceği ile söz konusu şirkette başka hangi statüde görev alabileceği hususunda görüş talep edilen ilgi yazı incelenmiştir. 

Belediye, il özel idaresi ve mahalli idare birliklerinde çalışan memurların, bu kuruluşların iştiraki olan şirketlerde, kurumlarını temsilen görev almaları, yönetim ve denetim kurulu üyesi olabilmeleri mümkündür. Hali hazırda mevcut belediye şirketlerinde de belediye çalışanları görev almaktadır. Yine Sayıştay Temyiz Kurulunun 17.3.2015 tarihli ve D.35870 T.40154 nolu kararında, "Söz konusu hükümden, memurların ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamayacağı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, yukarıda adı soyadı yazılı memurun, bir ticaret şirketi olan Özbelsan A.Ş.'de görev alabilmesi mümkün değildir. Bahsi geçen hükümde, memurların görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler, kapsam dışı bırakılmakla birlikte, memurların hükümde belirtilen istisnaya dayanarak yürüttükleri temsil görevleri asıl işlerinin yanında yürütülen bir görevdir. Dolayısıyla, adı geçen memurun 08.04.2004 tarihinden itibaren Özbelsan A.Ş.'de görevlendirilmesi ve genel müdür olarak mesaisinin tamamını anılan şirkette geçirmesi nedeniyle söz konusu istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir." denilmiştir. Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve Sayıştay Başkanlığının ilgili Kararı gereğince belediye başkan yardımcısı görevini ifa eden personelin Belediyenize ait şirkette İdarenizi temsil edebileceği, yönetim ve denetim kurullarında görev alabileceği, bunun dışında bir görev alamayacağı ve ikinci görev olarak herhangi bir görevde bulunamayacağı mütalaa edilmektedir


“2015 tarihinde …. Belediyesinde belediye başkan yardımcısı olarak, …..2015 tarihinde ise …. Büyükşehir Belediyesinde şube müdürü olarak atanmıştır. Her ne kadar belediye başkan yardımcılığı Yönetmeliğin 20 nci maddesi uyarınca bu yönetmelik kapsamında bulunmayan daha üst görev tanımına girmekte ise de, söz konusu madde kapsamında şube müdürlüğüne atanabilmek için kişinin bu görevi en az altı ay süreyle yapmış olması gerekmektedir. …. ise belediye başkan yardımcılığı görevinde sadece 2 ay 13 gün bulunmuştur.( Sayıştay 7.dairesinin 02.03.2017 tarih ve 188 nolu kararı-  https://www.sayistay.gov.tr/tr/kararlar/dk/?krr=24278)


“Şef olarak çalışan … 12.9.2012 günlü Belediye Başkanı … imzalı olur ile Belediye Başkan yardımcılığına atanmış, 17.4.2013 tarihine kadar başkan yardımcılığında kalmış, 16.4.2013 günlü Belediye Başkanı … imzalı olur ile de 1.derece kadrolu Emlak ve İstimlak Müdürü kadrosuna atanmıştır. … 6.9.2010 tarihli Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi önlisans (iki yıllık) diplomasına sahiptir. … başkan yardımcılığında yönetmeliğin 20/c maddesinde istenen 6 aydan fazla çalışmıştır. Yönetmeliğin 20/c maddesinde,“Bu Yönetmelik kapsamı dışında bulunan daha üst görevlerde, en az altı ay süreyle çalışmış olanlar, aranan şartları taşımaları kaydıyla, bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinde yer alan “yönetim”, “araştırma, planlama” ve “hukuk” hizmetleri gruplarında gösterilen kadrolara sınavsız atanabilir.” denildiğinden ve yönetmeliğin 5. maddesinde müdürlüğe atanmak için “fakülte veya en az dört yıllık yüksekokul mezunu olmak,” şartı istendiğinden dolayı iki yıllık yüksekokul (ön lisans) mezunu olan … müdürlük kadrosuna atanması mümkün değildir.(Sayıştay 7.dairesinin 10.03.2016 tarih ve 86 nolu kararı https://www.sayistay.gov.tr/tr/kararlar/dk/?krr=18106)


“Belediyesi Başkan Yardımcılığı kadrosuna atandığı ve … tarihine kadar bu görevi sürdürdüğü anlaşılmakla birlikte, mezun olduğu … Üniversitesi … Meslek Yüksek Okulu 2 yıl süreyle öğrenim verdiğinden, Belediye Başkan Yardımcılığı görevi sonrası müdürlük kadrosuna sınavsız atanmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”(Sayıştay 6.dairesinin 26.05.2015 tarih ve 246 nolu kararı https://www.sayistay.gov.tr/tr/kararlar/dk/?krr=13241)

“Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelik’te 1 inci dereceli bir kadro olarak belirlenen Belediye Başkan Yardımcılığı görevine atanabilmek için ilgilinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68 inci maddesinin (B) bendinin (a) alt bendindeki hizmet süresi şartı ile birlikte yükseköğrenim görmüş olmak şartını taşıması gerekmektedir. Oysa ilamda adı geçen kişi lise mezunudur. Dolayısıyla kadro derecesi 1’inci derece olan Belediye Başkan Yardımcılığı görevine anılan Kanunun 68 inci maddesinin (B) bendi hükmüne göre atanamaz. Diğer taraftan lise mezunu olduğu için müktesep hak derecesi itibariyle de bu göreve atamasının yapılması mümkün değildir.İlamda görevde bulunan Belediye Başkanı ... da kamu zararından sorumlu tutulmuş ise de; söz konusu atama işleminin ...’ ndan önceki Belediye Başkanı ... tarafından 15.08.1997 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. ...’nun göreve başladığı tarihe kadar yapılan atamaları incelenmesi beklenemeyeceği gibi Belediye Başkanlığına seçildiği 31.03.2009 tarihinden önce yapılan ödemelerden de sorumlu tutulması mümkün değildir. Ayrıca ... atamanın hatalı olduğunu öğrendikten sonra hatayı düzeltmek için ...’ yi görevden aldığını belirtmektedir. (Sayıştay temyiz kurulu kararı 9.5.2018 tarih ve 44475 nolu karar https://www.sayistay.gov.tr/tr/kararlar/tkk/?krr=15488) (benzer karar Danıştay 1. D. E. 1997/166 K. 1997/164 T. 4.12.1997)

…30.03.2012 tarihinde belediye başkan yardımcılığına ve 31.10.2012 tarihinde insan kaynakları müdürlüğüne atandığı anlaşılmıştır.  İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğüne atanan …..’na 2.200 ek gösterge, 1.100 yan ödeme, % 135 özel hizmet tazminatı, % 170 ek ödeme yapılması gerekirken, başkan yardımcısına verilen 3.000 ek gösterge, 1.600 yan ödeme, % 175 özel hizmet tazminatı, % 185 ek ödeme yapılmıştır. Adı geçen kişiye başkan yardımcılığı döneminde yapılan ödemelerin müdürlüğe atandıktan sonra kazanılmış hak olarak ödenmeye devam edilmesi mümkün değildir. (Sayıştay 6.dairesinin 10.10.2017 tarih ve 486 nolu kararı-  https://www.sayistay.gov.tr/tr/kararlar/dk/?krr=25219)


d-İsteği dışında Belediye Başkan Yardımcısı Kadrosundan başka kadrolara atanma konusuna ilişkin emsal yargı kararları

“657 sayılı Yasa, Devlet Memurluğunu bir meslek olarak kabul etmekte ve Devlet Memurlarına sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlanmasını, sınıflar içinde ilerleme ve yükselme işlemlerinin liyakat sistemine dayandırılmasını öngörmektedir. Bu ilkelerle temelinde güdülen amaç, objektif kurallar çerçevesinde işin ehline ve hak edene verilmesinin sağlanması olup kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesinin ise ancak yetişmiş, hizmetin ehli kamu görevlilerince yerine getirilmesi halinde sağlanabileceği kuşkusuzdur.

657 sayılı Yasanın 76. maddesi ile idareye görev ve unvan eşitliği gözetmeden nakil için takdir yetkisi tanınmış ise de, bu yetkinin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava konusu idari işlemin neden ve amaç yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.” (DANIŞTAY 2. DAİRE E: 2005/52 K: 2007/1746 T: 17.04.2007)


“Kamu hizmetinin bütünlüğü ve devamlılığı ilkesi gereğince, kamu görevlilerinin özel koşullarına göre verimliliklerinin en yüksek olduğu ve hizmetlerinden en yüksek oranda yararlanılacak bir birimde çalıştırılmalarının kamu yararına uygun düşeceği açıktır. “(DANİSTAY 5.D. E: 2012/10984 K.: 2013/76 T: 16.01.2013)


657sayılı yasada her ne kadar belediye başkanına atamada geniş bir takdir yetkisi verilmiş olsa da görevden alma konusunda söz konusu takdir yetkisinin somut ve nesnel verilere dayanmasının gerektiği, bu konuda görevden alınacak olan üst düzey yönetici hakkında adli ve/veya idari soruşturmanın açılmış olmasının gerektiği veya yöneticinin bir disiplin cezası ile tecziye edilmiş olmasının gerektiği, ayrıca yöneticinin görevinde başarısız veya yetersiz olduğu ile ilgili somut tespitlerin de nesnel bir şekilde ortaya konulmuş olmasının arandığı, bütün bu hususlara dayanılmaksızın bir yöneticinin görevinden alınması yönündeki idari işlemin kamu yararı ve hizmet gerekleri ile örtüşmeyeceği kanaatine dayanılarak görevden alma işlemlerini hukuka aykırı bulunduğuna dair birçok yargı kararı bulunmaktadır.


Danıştay kararlarında, istisnai memur atamalarında takdir yetkisinin varlığı hususunda içtihat birliği bulunmaktadır.Buna karşılık Danıştay, istisnai memuriyete atanan kişilerin görevden alınarak başka kadrolara naklinin gerçekleşmesi durumunda idareye mutlak bir takdir yetkisi tanınmadığı yönünde görüş benimsemektedir. Danıştay bir kararında bu durumu, “İstisnai memuriyet olarak sayılan görevlere atama konusunda idareye takdir yetkisi tanınmış ise de, bu memuriyetlerde çalışan kişilerin görevden alınmaları konusunda idarenin mutlak bir takdir yetkisinin bulunmadığı, bu konuda tesis edilecek işlemlerin de, diğer idari işlemler gibi yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönlerinden yargı denetimine tabi olacağı kuşkusuzdur.” (D A N I Ş T A Y İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU E: 2016/3790 K: 2017/3426 T: 02/11/2017 ;  Danıştay 5. Daire, T.26/03/2014-   2012/5124 E.  ,  2014/2469 K.)  şeklinde ifade etmiştir. Bu doğrultuda Danıştay, personelin istisnai memurluk görevinden alınarak başka kadrolara atanmasını tesis eden işlemlerde, “…idarece görevden alınmalarına gerekçe olarak gösterilen sebeplerin yanı sıra; nitelikleri, geçmiş hizmetleri, bu görevlerdeki başarıları gibi hususların…”  da dikkate alınması gerektiğini belirtmektedir.


Anayasa Mahkemesinin E: 2013/95 K : 2014/176 T: 13.11.2014 (R.G. Tarih-Sayı : 13.3.2015-29294 )sayılı kararında; “İdareye takdir yetkisi tanınması, idarenin "keyfi " olarak hareket edebileceği anlamına gelmez. İdareye tanınan takdir yetkisinin, somut olayın özellikleri, eylemin ağırlığı, oluşan zararın büyüklüğü gibi durumlar göz önünde bulundurularak eşitlik, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olarak kullanılması ve işlenen fiil ile tayin edilecek ceza arasında adil bir dengenin gözetilmesi, hukukun genel ilkelerindendir”

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 17.04.2008 tarih ve E. 2005/270, K. 2008/1286 sayılı kararında "Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan devlettir.


Bu bağlamda, işlemlerin kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, nesnel, adil ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle, idarenin yasalarla kendisine tanınan takdir yetkisini adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir." görüşüne yer verilmiştir.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, E:2020/1069, K:2020/1161 sayılı kararında daire başkanının gerekçesiz olarak idarenin takdir yetkisi ile görevden alınamayacağına hükmetmiştir. 

 

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca verilen 16/03/2020 günlü, E:2019/3367, K:2020/787 sayılı kararla; davalı idare emrinde daire başkanı olarak görev yapan davacının bu görevinden alınarak araştırmacı olarak atanmasında davalı idarece herhangi bir gerekçe ileri sürülmediği gibi davacının görevinde başarısızlığı ya da yetersizliği hususunda somut bir neden de ortaya konulmadığı; Daire kararında da belirtildiği üzere; davacının, görevini yerine getiremediğine veya başarısız olduğuna ilişkin herhangi bir somut bilgi ve belge sunulamadığı gibi, hizmetlerinden verim alınamadığı hususunun da davalı idarece ortaya konulamadığının anlaşıldığı, kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek kurulduğu kanıtlanamayan, salt takdir yetkisi kullanılarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.


Danıştay  5. Daire E. 2013/9963 K. 2016/164 T. 21.1.2016 sayılı kararı ile;

“Belediye Başkan Yardımcısı olarak görev yapan davacının, Belediye Başkan Yardımcılığı görevinden alınarak Sağlık İşleri Müdürü olarak atanmasına dair işlemin iptali istemiyle açılan davada; davaya konu işlemin, davacının Belediye Başkan Yardımcılığı görevinde başarısız olduğuna, verilen görevleri yerine getiremediği ve uyum sorunu yaşadığına, kendisinden beklenen performans ve eş güdümü sağlayamadığına dair somut ve objektif tespit olmadığı; atama konusunda İdareye tanınan takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı kullanıldığı; davaya konu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır”


Danıştay İdari Dava D. Kur. 2008/105 E.N , 2009/144 K.N. 26.2.2009 sayılı kararı ile;

“Mahalli idareler seçimlerine on gün gibi çok kısa bir süre kala tekrar aday olmayacağı kesinleşen belediye başkanı tarafından boş olan müdürlükler ile uzun süredir görevlendirme ile yürütülmekte olan belediye başkan yardımcılığı kadrosuna asaleten atamalar yapılmış olup, bu kapsamda davacı da dava konusu işlemle belediye başkan yardımcısı kadrosuna atanmıştır. Bu durumda; şehir plancısı kadrosunda olup, görevlendirme ile İmar İşleri Müdürlüğü görevine yürüten davacının, mahalli idareler seçimlerine çok kısa bir süre kala, belediye başkanına çok yakın çalışan ve onun yetkilerini devralabilen belediye başkan yardımcısı kadrosuna atanmasına ilişkin işlemde kamu yararına ve hukuka uygunluk bulunmaması karşısında, söz konusu atamanın kısa bir süre sonra (19 gün sonra) geri alınarak davacının önceki görevi olan şehir plancılığına atanmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık olmadığı sonucuna varılmıştır.”


Danıştay 5. Daire E. 2016/464 T. 15.2.2016 sayılı kararı ile;

“657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 71/2. maddesinde, kurumların, memurlarını meslekleri ile ilgili sınıftan genel idare hizmetleri sınıfına veya genel idare hizmetleri sınıfından meslekleri ile ilgili sınıfa, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle atayabilecekleri hükme bağlanmış; aynı Kanunun 76. maddesinin 1. fıkrasında da, "Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68.maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler." hükmüne yer verilmiştir. Anılan Kanun hükümleri ile kamu görevlilerinin görevlerini ve görev yerlerini değiştirme konusunda İdareye takdir yetkisi tanınmakta ise de, bu yetkinin mutlak ve sınırsız olmayıp kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı olduğu ve bu yönüyle de yargı denetimine tabi bulunduğu tartışmasızdır. Dosyanın incelenmesinden; davacının, Destek Hizmetleri Daire Başkanı olarak görev yapmakta iken, davaya konu işlem ile 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununun 76. maddesi uyarınca uzman olarak atanması üzerine, anılan işlemin iptali ile bu işlem sebebiyle yoksun kaldığı parasal hakların, yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle, görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 

Davacının başarısızlığına, yetersizliğine dair somut bilgi ve belge ortaya konulmadan ve başka bir birimde görevlendirilmesini gerektirecek hukuken kabul edilebilir bir sebep de belirtilmeden, salt takdir yetkisi ileri sürülerek kurulan işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir. 


Danıştay  2. Daire E. 2015/2662 K. 2015/7471T. 17.9.2015 sayılı kararı ile;

“Davalı idare emrinde Daire Başkanı olarak görev yapan davacının bu görevinden alınarak mühendis olarak atanmasında davalı idarece herhangi bir gerekçe ileri sürülmediği gibi davacının görevinde başarısızlığı ya da yetersizliği hususunda da somut bir neden ortaya konulmamıştır. Bu durumda, Daire Başkanı olarak görev yapan davacı hakkında yapılmış herhangi bir soruşturma veya verilmiş bir disiplin cezasının olmadığı görüldüğünden, somut bir neden ortaya konulmaksızın salt takdir yetkisi kullanılarak tesis edilen dava konusu idari işlem hukuka aykırıdır.”


Danıştay  2. Daire E. 2015/5542 T. 8.9.2015 sayılı kararı ile;

Uyuşmazlık konusu olayda, davalı idarece 26/05/2014 tarihinde kayıtlarına giren dilekçe ile davacının ailevi nedenlerle daire başkanlığı görevinden ayrılma iradesini ortaya koyduğu, davacının isteği doğrultusunda ve 657 sayılı Kanunun 76. maddesinin verdiği takdir yetkisi uyarınca atama işleminin tesis edildiği ileri sürülmekte ise de; davacının, işleme dayanak oluşturan istifa dilekçesini daire başkanlığı görevine atanmadan önce isteği dışında, idarenin isteği üzerine verdiğini ve isteği dışında idarenin işleme koyduğunu belirttiği, dilekçede davacı tarafından atılmış bir tarihin bulunmadığı, ayrıca istifa iradesine dayandığı belirtilen dava konusu atama işlemine karşı dava açtığı hususları birlikte değerlendirildiğinde; söz konusu dilekçenin davacının gerçek iradesini yansıtmadığı ve bu haliyle dava konusu atama işlemine dayanak oluşturmayacağı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu durumda, söz konusu istifa dilekçesi dışında davacının görevinden alınmasını gerektirecek, görevinde yetersiz ve verimsiz olduğuna ilişkin hukuken geçerli somut bilgi ve belgenin davalı idarece sunulmaması karşısında, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı olarak davacının daire başkanlığı görevinden alınarak uzman olarak atanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırıdır.


Danıştay  5. Daire E. 2012/7438 K. 2012/8775 T. 13.12.2012 sayılı kararı ile;

İdareler, mevzuata aykırı işlemlerini süreyle bağlı olmaksızın her zaman geri alabilir. Bu ana ilkenin istisnalarından 26/09/1952 tarihli Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararının ise sadece terfi işlemlerine ilişkin olduğu, bu nedenle, söz konusu kararın, konusu kanuna uygun olmayan atama işleminin geri alınmasına dair olan bu uyuşmazlıkta uygulanma olanağı bulunmadığı hususları göz önünde bulundurulduğunda, davacının mevzuatta öngörülen koşulları yerine getirmeksizin 16 yıl önce atandığı müfettiş kadrosundan veri hazırlama ve kontrol işletmeni kadrosuna atanmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık yoktur.


Diyarbakır 1.İdare Mahkemesinin 27.12.2018 tarih ve E.2018/1273 K.2018/1806 sayılı kararı;

“Yerel yönetim birimi olan belediyelerin başkanlarının yerel seçimler sonucunda belirlediği hususu dikkate alındığında, Belediye başkanlarına kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden kendisine yakın çalışacak, yetkilerini devralabilecek ve kendisiyle en uyumlu şekilde hareket edebilecek olan başkan yardımcılarını seçme konusunda, diğer memurları atama konusunda takdir yetkisinden daha geniş bir takdir yetkisinin tanındığının kabili gerekir.


Olayda; davacının 14/02/2018 tarihinde belediye başkan yardımcısı kadrosuna 5393 sayılı Kanunun 49. maddesine istinaden atandığı, davacının belediye başkan yardımcısı kadrosuna atanmasının görevde yükselme sınavı sonucu gerçekleşmediği, belediye başkanlarının görevlerini kamu görevlisi olarak yürütmesine karşın, görev sürelerinin seçim süresi ile sınırlı olduğu, yürütülen görevin devamı için yapılacak olan seçimlerde tekrar başarılı olunmasının zorunlu bulunduğu seçilmiş kamu personeli olan belediye başkanlarının atanma suretiyle görev yapan kamu personelinin görevlerini gereği gibi ve başarılı bir biçimde yerine getirmemesi halinde doğacak müeyyidelerin yanında birde seçilememek suretiyle görevinin sona ermesi sonucuyla karşılaşacağı, dolayısıyla yukarıda yer verilen kanun hükmünde de düzenlendiği üzere, diğer kamu görevlilerinin atama konusundaki takdir yetkisinden daha geniş bir takdir yetkisi ile güvenebileceği ve kendisiyle işbirliği ve uyum içinde hareket edebilecek olan belediye başkan yardımcılarını seçme ve atama yetkisi ile yetkide paralellik ilkesi gereğince görevden alma yetkisi haiz bulunduğunun kabulü gerekmektedir.


Bu durumda, somut uyuşmazlıkta açıklanan takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gerekleri dışında kullanıldığına yönelik herhangi bir tespitin bulunmaması karşısında davacının belediye başkan yardımcılığı görevinden alınarak 1. Derece uzman kadrosuna kazanılmış hak ve aylık derecesiyle atanmış olduğu da dikkate alındığında, tesis edilen dava konusu işlemde takdir yetkisinin kullanımı bakımından kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmamıştır.”


Erzurum Bölge İdare Mahkemesinin 1.İdari Dava dairesinin 13.12.2018 tarih ve E.2018/438 K.2018/3312 sayılı kararı ;

Dava davacı tarafından ,…. Büyükşehir belediyesi mali Hizmetler Dairesi Başkanlığında Daire başkanı olarak görev yapmakta iken bu görevden alınarak ekonomist olarak atanmasına ilişkin 06/02/2017 tarihli Büyükşehir belediyesi başkanı Olur işlemin iptali ile işlem nedeniyle uğradığı tüm maddi kayıpların aylık maktu fazla çalışma ücreti de dahil olmak üzere yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

  

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 76. maddesinin  1. fıkrasında  “kurumlar ,görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.” hükmü yer almaktadır.  Mahalli idareler personelinin Görevde Yükselme ve unvan değişikliği Esaslarına dair Yönetmeliğin 20. maddesinin c bendi, Bu yönetmeliğin kapsamı dışında bulunan daha üst görevlerde en az altı ay süreyle çalışmış olanlar, aranan şartları taşımaları kaydıyla, bu Yönetmeliğin 5. Maddesinde yer alan “yönetim” araştırma –planlama “ve hukuk” hizmetleri gruplarında gösterilen kadrolara sınavsız atanabilir. Bu yönetmelik kapsamındaki diğer kadrolara sınavsız atanmak için altı ay çalışmış olmak şartı aranmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.

   

Kamu hizmetlerini yürütmek için görevlendirilen memurların bulundukları kadrolar ile naklen atama işleminin yapıldığı kadroların durumunun idari bir görev olup olmadığının ve bu kadrolara yapılacak atamaların takdir yetkisi kapsamında veya terfi görevde yükselme ve unvan değişikliği gibi kariyer ve liyakat değerlendirilmesi yapılmasını gerektiren mevzuatla belirlenmiş özel usullere tabii olup olmadığının ortaya konulması uyuşmazlığın çözümü açısından önem taşımaktadır. Kamu yönetim alanını ilgilendiren mevzuatımıza göre kamu kurumlarının görevde yükselme sınavına tabi olan kadrolarına (müdür ve daha alt görevlere) atanma sınavla olmakta iken daha üst yöneticilerin atanması konusunda genel olarak nesnel bir seçme ve atama  yöntemi düzenlenmemiştir.

  

Bu üst düzey yönetici atamalarında nitelikli yöneticilerin hangi usule göre ve nasıl belirleneceği yöneticilik vasıflarının hangi ölçülere göre ve nasıl değerlendirileceği konusu tamamen atamaya yetkili amirlerin sübjektif tercihlerine ve geniş takdirlerine bırakılmıştır. İdarenin hangi kıstas ve kriterlere göre hukuki tasarrufta bulunacağının hukuk kurallarıyla önceden kesin bir şekilde belirlendiği durumlarda idareye geniş takdir yetkisinin tanındığı kabul edilmektedir. Başka bir deyişle idari işlemin unsurları bakımından hukuk kuralları idareye serbest hareket imkanı tanıyorsa bu durumda idarenin geniş takdir yetkisinden söz edilebilir. Nitekim, Görevde yükselme ve Unvan Değişikliğine dair Genel Yönetmelikte ve kurumların kendi özel yönetmeliklerinde görevde yükselmeye aday kişilerin seçiminde; örgenim seviyesi, hizmet süresi, sicil notu, takdirname, ödül, katıldığı hizmet içi eğitimler ve yabancı dil bilgi seviyesi gibi hususlar dikkate alınmakta olup, görevde yükselme sınav sistemi incelendiğinde ise yazılı olarak yapılan bu sınavların esas olarak alt ve orta düzey yöneticilerin bilgisini ölçmeye yönelik olduğu bunun dışında yöneticilerde bulunması gereken becerisi ve nitelikleri değerlendirme konusunda bir değerlendirme sistemi öngörülmemiştir. Bu bakımdan kamu kurumlarının alt ve orta düzey yöneticilerinin seçimi için getirilen sınav ve liyakat sistemine benzer bir sistemin üst düzey yöneticilerin seçimi konusunda getirilmediği aşikardır.

   

657 sayılı kanunun 76. maddesi uyarınca kamu personelinin görev ve görev yerinin değiştirilmesi hususunda idarenin takdir yetkisi bulunmakla birlikte, Danıştayın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere anılan yasa hükümleri ile tanınan takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmayıp kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı olduğu, takdir yetkisine istinaden tesisi edilen işlemlerin sebep ve maksat unsurları yönünden hukuka uygunluk denetimine tabi tutulacağı işlemin sebebine dayanak gerektiren olay ve nedenlerin gerçeği yansıtmaması veya işlemin tesisi için yeterli bulunmaması ve takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da yargı merciinde saptanması halinde, sözü edilen bu durumların dava konusu idari işlemin sebep konu ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşik yargısal içtihatlarda kabul edilmiş bulunmaktadır.

   

Bu kapsamda üst düzey yöneticilerin atamaları ve görevden alınmaları konusunda mevzuat tarafından idareye tanınan geniş tercih ve takdir hakkının da yine kamu yararı ve hizmet gerekleri çerçevesinde kullanılması esas olup, aksi bir durumun sınırsız ve mutlak takdir yetkisinin getirebileceği bir takım idari zafiyetlere sebebiyet verilmesine neden olacaktır.

   

Olayda, davalı idare tarafından tesis edilen işlemin gerekçesi, takdir yetkisi olarak gösterilerek davacının idarecilik görevine son verilmesi durumunda, kariyer meslek konusundan geldiğinden kendi kadrosuna atanmasının mümkün olacağını, bunun kazanılmış hakları veya genel olarak hukuk güvenliği ilkesini ihlal eden bir yönünün bulunmadığı savunulmakta ise de; davacının hangi objektif ve somut gerekçe ile daire başkanlığı görevinden alındığının idare tarafından ortaya konulmadığı görülmektedir.

    

Bu  durumda, üst düzey yönetici atama ve görev alma konusunda  geniş bir tercih ve takdir yetkisin sahip olan idarenin her türlü takdire dayalı işlemlerinde takdir yetkisini kullanırken kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun hareket etmesi gerektiğinden davacının daire başkanlığı görevinde başarısız ve yetersiz olduğu ya da görevden alınmasını gerektirecek bir eylemi tutum ve davranışı ile hizmete etkisi olan herhangi bir olumsuzluğu bulunduğu yönünde bir tespit bulunmadığı gibi atamasını gerektiren hukuken geçerli herhangi somut bir nedenin de davalı idarece alındığında salt takdir yetkisinin kullanıldığı ileri sürerek tesisi edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.


GAZİANTEP 2. İDARE MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/459 KARAR NO : 2023/2140 , Tarih 07/12/2023 “davalı idare bünyesinde daire başkanlığı kadrosunda bulunan davacının, görevinde yetersizliği/başarısızlığı veya kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından bu görevden alınmasını gerektirecek nitelikte hukuken geçerli ve somut başka bir neden ortaya konulmaksızın tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline,


Gaziantep Bölge İdare Mahkemesinin 1.idari dava dairesinin 10.07.2023 tarihli 2023/204 Y.D. itiraz nolu kararında;”Davalı idare bünyesinde daire başkanı kadrosunda bulunan davacının görevinde yetersizliği/başarısızlığı veya kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından bu görevinden alınmasını gerektirecek nitelikte hukuken geçerli somut bir neden ortaya konulmadan tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır


Görüldüğü üzere aynı konuda farklı iki içtihat bulunmaktadır.Hukuk kurallarının, aynı durumda olan herkese eşit bir şekilde uygulanacağının biliniyor olması toplumda yaşayan kişilerin devlete olan bağlılıklarını güçlendirir. Bunun tam tersi durumda ise, devlete olan sadakat duygusu zedelenecek ve bunun doğurduğu sonuçların telafisi ise oldukça güç olacaktır.


Danıştayın farklı dairelerinin aynı konuya ilişkin farklı yorumları benimsemesi, aynı hukuki uyuşmazlığın hangi dairenin incelediğine bağlı olarak farklı bir şekilde sonuçlanması durumunu doğurur. Bu durum hukuka olan güveni zedeleyeceği gibi hukuki belirlilik ilkesini de ihlal edecektir. Böyle bir durumla karşılaşmamak için içtihat farklılığını gidermeyi sağlayacak önlemler alınmalı ve gerekli mekanizmalar kurulmalıdır.


“Hukuk devletinin aslî unsurları arasında yer alan hukuki belirlilik veya güvenlik ilkesi, hukuki durumlarda belirli bir istikrarı temin etmekte ve kişilerin mahkemelere güvenine katkıda bulunmaktadır. Birbiriyle uyuşmayan mahkeme kararlarının sürüp gitmesi, yargı sistemine itimadı azaltarak yargısal bir belirsizliğe yol açabilir. (AİHM, Nejdet Şahin ve Perihan Şahin/Türkiye, B. No:13279/05, 20.10.2011, § 57).”


“Uygulamadaki birlikteliği sağlamaları beklenen yüksek mahkemeler içinde yer alan dairelerin benzer davalarda tatmin edici bir gerekçe göstermeksizin farklı sonuçlara ulaşmaları, bir kararın belirli bir daireye düştüğü takdirde onanacağı, başka bir daire tarafından ele alındığı takdirde bozulacağı gibi ihtimale dayalı ve birbirine zıt sonuçları ortaya çıkartır. Bu durum ise, hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine ters düşecektir. Ayrıca, böyle bir algının toplumda yerleşmesi hâlinde bireylerin yargı sistemine ve mahkeme kararlarına duymaları beklenen güven zarar görebilir. (AYM, Türkan Bal, B. No:2013/6932, 06.01.2015, § 64.)”


AYM, Engin Selek, B. No:2015/19816, 08.11.2017, § 58: "Hukukun üstünlüğü ilkesi gereği yargı sistemine olan bu güveni sağlamak ve korumakla yükümlü olan devlet, aynı yargı koluna dâhil mahkemeler arasındaki derin ve süregelen içtihat farklılıklarını ortadan kaldırabilecek nitelikte bir mekanizmayı kurmak ve bu mekanizmanın etkin bir şekilde işleyişini sağlayacak düzenlemeler yapmakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olarak kabul edilmelidir.


Eğer bir mahkeme kendi yerleşik içtihadını tartışmaya başlıyorsa veya bir yüksek mahkeme yerleşik içtihadından ayrılıyorsa büyük bir dikkat göstermesi gereklidir. İçtihat ne kadar yerleşik ise, bu içtihattan ayrılan mahkemenin başvurması gereken gerekçelerin de o kadar tatmin edici olması gerekir. Bir içtihat değişikliği, boşlukları dolduran kararlar söz konusu olduğunda dahi ancak ilk içtihat somut olay adaletinin gereklerini karşılamıyorsa ve bu değişiklik hukuk güvenliği ile kanun önünde eşitlik ilkesini ortadan kaldırmıyorsa mümkündür.

AYM, esas itibarıyla hukuk kurallarını yorumlama ve uygulama yetkisine sahip olan Yargıtay Dairesinin somut olayda içtihat değişikliğine gittikten sonraki kararlarında da eski içtihadını sürdürerek çelişkili şekilde karar verdiğini ve bu durumda Yargıtay nezdinde tutarlı ve yeknesak bir uygulamanın bulunmadığı tespitine yer vermiştir. Sonuçta da makul bir gerekçe ortaya konulmaksızın ve sonrasında istikrarlı bir şekilde de uygulanmaksızın benzer nitelikteki uyuşmazlığın zıttı olacak şekilde davanın neticelenmesinin hukuki belirsizliğe yol açtığını ve başvurucu için öngörülemez nitelikte olan bu uygulama nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin zedelendiği sonucuna varmıştır. (AYM, Aşır Tunç, B. No:2015/17453, 22.01.2019, § 64, 67 ve 68)


Sonuç

Uygulamada başkan yardımcıları arasına yetki karmaşası, sorumluluk ve yetki dengesinin kurulamadığı, başkanla uyuşmazlık halinde bu kadroda bekletilseler bile yetkisiz bırakıldıkları, amiri oldukları mühendislerden daha düşük maaş alınması ve bu kadrodaki özlük haklarının büyükşehir belediyeleri genel sekreter yardımcılarının sahip olduklarından az olması gibi bir çok sorunları bulunmaktadır. Belediye başkan yardımcısı kadrosunun, bazı memurların şeflik ve müdürlük için gerekli sınav şartını sağlamadan da atanabilmeleri için kullanılmasının etik dışı uygulama olduğunu belirtmeliyiz.

Kaynakça;

Altıparmak,C.,& Çelik,M.L. (2019) Hukuki Açıdan 101 soruda Yeni Büyükşehir Belediye Modeli (3.baskı)  Seçkin Yayıncılık, Ankara

Doğanyiğit, S., Kocaman, U. ve Çelik, M. L. (2016), Emsal Yargı Kararları Işığında Belediye Sorunları Rehberi, Seçkin Yayıncılık, 6. Baskı, Ankara.

Güngör, H. (2014), Belediye Teşkilatı ve Personel İstihdamı, Kontder Yayınları, Ankara

Karaaslan, E. (2014), “Belediye Meclis Üyeleri ve Belediye Meclis Üyesi Belediye Başkan Yardımcılarının Sosyal Güvenliği”, Yeni Personel Hukuku, Erkan Karaarslan ve Mahmut Çolak, BEKAD Yayınları, Antalya, ss. 29–36. 

Karakaya, S. (2011a), “Belediye Başkan Yardımcısı ve Vekili”, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Eğitim Slaytları, www.tbb.gov.tr 

Şat, N . (2018). TÜRKİYE'DE BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCILIĞI. Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 32 (3), 601-626. Retrieved from http://dergipark.gov.tr/atauniiibd/issue/38242/332807

Üzmez, U . (2012). “Reform”un Büyükşehir Belediye Encümenlerine Etkileri ve İşlevleri Üzerine Bir Değerlendirme. Hukuk ve İktisat Araştırmaları Dergisi, 4 (1), 305-314. Retrieved from http://dergipark.gov.tr/hiad/issue/7651/100167

Comments


MİDsembol_siyah-10.png

MAHALLİ İDARELER DERNEĞİ

Cihan Sokak No:31/10 Sıhhiye Çankaya-Ankara

Tel:

0.312.230 5580
0.312.230 4272

Faks:

0.312.231 4058

HESAP ADI:   MAHALLİ İDARELER DERNEĞİ

IBAN NO     :  TR47 0001 0007 9506 5689 8850 01

SOSYAL MEDYA

  • Instagram
  • Facebook
  • LinkedIn
  • YouTube

E-BÜLTEN

Her ay yayınlanan makalelerden haberdar olun.

Üye olduğunuz için teşekkür ederiz.

©2023 Powered and secured by wingroup

bottom of page