Birçok kişi ve kurum tarafından aktif olarak kullanılan sosyal medya, kullanıcısının kendi ürettiği içeriği yayınladığı ve paylaştığı online bir ağdır. Kullanıcılar günlük yaşanan olayları, içerikleri, düşünceleri, makaleleri, haberleri ve fotoğrafları sosyal medya aracılığı ile görebilmekte görüşlerini yine bu sosyal ağ ile yansıtabilmektedir. Bir birey olarak kamu görevlilerinin de oldukça yaygın bir şekilde sosyal medya hesapları bulunmakta ve haliyle bu hesaplardan düşünce ve görüşlerini paylaşmaları bilinen bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Kamu görevlilerince sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımların ifade özgürlüğü bağlamında değerlendirilmesi ve disiplin cezalarına konu edilmesi meselesi, yazımız içerisinde tartışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya, Kamu Görevlisi, Disiplin Cezası, İfade Özgürlüğü
1. Giriş
Gelişen ve farklılaşan teknoloji sosyal medyayı kullanmayan kişi sayısını neredeyse yok denecek kadar az hale getirmiş ve bağımlılık yaratan bu durum, insan ilişkilerini yeni bir boyuta taşımıştır. Günümüzde insanlar uzun saatlerini sosyal medyada geçirmekte ve mobil telefonlar sayesinde sosyal medya adresleri her an elimizin altında bulunur duruma gelmiştir. Bu bakımdan sosyal medya; günümüzde insanların ifadelerini ve düşüncelerini açıkladığı etkin bir sosyal paylaşım alanı olduğu hususu dikkate alındığında, paylaşım ve yorumların suç teşkil edip etmediğinin ayrıntılı bir şekilde incelenmesi, ifade ve düşünce özgürlüğünün sınırlarının aşılıp aşılmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Bu çalışmada, kamu görevlilerinin sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlar nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmalarının ifade özgürlüğü ihlali sonucunu doğurup doğurmayacağı hususu yayınlanmış bir mahkeme kararı özelinde incelenecektir.
2. Kamu Görevlisinin Sosyal Medya Kullanımı
Kamu görevlilerinin uymakla yükümlü olduğu hususlar, başta 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu olmak üzere yasal mevzuat ile hüküm altına alınmıştır. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "kişinin hakları ve ödevleri" düzenleyen İkinci Bölümü'nde yer alan "düşünce ve kanaat hürriyeti" başlıklı 25 inci maddesinde; herkesin, düşünce ve kanaat hürriyetine sahip olduğu, her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimsenin, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı, düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamayacağı ve suçlanamayacağı belirtilmiştir.
Ayrıca, Anayasa'nın "düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" başlıklı 26’ncı maddesinde ise, herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu ifade edilerek, bu hürriyetin kullanılmasının hangi amaçlarla sınırlandırılabileceği maddenin devamında açıklanmıştır.
Anayasa’nın “Kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümler” kenar başlıklı 129 uncu maddesinin ilgili kısmı şöyledir: "Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler." Bununla birlikte, 657 sayılı Kanun'un "Davranış ve işbirliği" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir: "Devlet memurları, resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorundadırlar."
Öte yandan Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin "ifade özgürlüğü" başlıklı 10. maddesinde; herkesin görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahip olduğu, görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüğün kullanılmasının, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabileceği belirtilmiştir.
Kamu Görevlileri Etik Kurulu, “Kamu Görevlilerinin Sosyal Medya Kullanımında Gözetmesi Gereken Etik İlkeler”i, kurulun 2021/81 sayılı İlke Kararı ile belirlemiştir. Söz konusu karar, 30 Nisan 2021 tarihinde 31470 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İnsan Hakları Eylem Planı İzleme ve Değerlendirme Kurulu koordinasyonunda uygulamaya konulan “İnsan Hakları Eylem Planı” çerçevesinde alınmıştır. Kararda özellikle, “görevlerini yürütürken dürüstlük, tarafsızlık, saygınlık, güven, nezaket, çıkar çatışmasından kaçınma ve şeffaflık gibi etik ilkelere uymakla görevlisi olan kamu görevlisi, sosyal medyayı kullanırken, özel yaşamı ve ifade özgürlüğü ile kamu görevlilerinin gerektirdiği tarafsızlık ve güvenirlik arasında, makul ve orantılı bir denge kurarak Anayasa ve kanunlara bağlı kalma bilinci ile en yüksek davranış standartlarını sergilemekle yükümlüdür.” denilmektedir.
Kamu görevlilerinin sosyal medyadan yaptığı paylaşımlar ve sunduğu görüşler, bunların disiplin soruşturmasına konu edilmesine ve disiplin cezası verilmesine konu edilmiş ve bu durum yapılan paylaşımların ifade özgürlüğünün engellenmesi bağlamında tartışmalara ve konunun yargısal alana taşınmasına neden olmuştur.
3. Kamu Görevlisinin Sosyal Medyadan Paylaşım Yapmasının İfade Özgürlüğü Boyutu
Resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını hizmet içindeki ve dışındaki davranışlarıyla göstermek zorunda olan kamu görevlilerinin, bireyler arasında dil, ırk, etnik köken, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep, servet, medeni hal, sağlık durumu, engellilik, yaş, kılık ve kıyafet ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapmamaları, kamu politikaları hakkında kamuya açık yorumlar yaparken veya bunlar hakkındaki kamuoyu araştırmalarına katılırken yürüttüğü göreve ilişkin tarafsızlığını tehlikeye atan davranışlardan kaçınmaları gerekmektedir. Yanısıra kamu görevlisi, kamu hizmetine ayrılan zamanda sosyal medya kullanımı konusunda dikkatli davranmalı ve kamu hizmetini aksatmamalıdır.
Uygulamada sosyal medyadan paylaşım yapan bazı kamu görevlileri hakkında disiplin işlemleri yürütüldüğü ve çoğu zaman 657 sayılı Kanunun 125’inci maddesinin “Uyarma” cezası başlığı altında yer alan “e) Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak” fiilinden hareketle disiplin cezası verildiği görülmektedir. Verilen disiplin cezaları ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olarak değerlendirilmekte ve dolayısıyla bu müdahalenin gerekliliği üzerinde durulmaktadır. Nitekim anayasa mahkemesinin kararlarına yansıyan yaygın görüşler kapsamında, ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir ve derece mahkemeleri, bireylerin fikirlerini ifade özgürlüğü yoluyla ifade etme hakları ile Anayasa'nın 26’ncı maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen meşru amaçlar arasında adil bir denge sağlamalıdır.
Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında, düşünce açıklamaları nedeniyle kamu görevlileri hakkında verilen disiplin cezalarına ilişkin olarak idarenin ve bu tür cezaların hukuka uygunluğunu denetleyen yargı mercilerinin -subjektif yorumlardan kaçınmaları için- yapmaları gerekenleri açıklamıştır. Bu kapsamda, idare ve yargı mercilerinin en azından şu değerlendirmeleri yapmaları beklenir:
Söz konusu olan ifade özgürlüğü olduğu için devlet memurlarının da birer birey olduğu, siyasi görüş sahibi olma, ülke sorunlarıyla ilgilenme, tercih yapma gibi sosyal yönlere sahip olma haklarının bulunduğu gözardı edilmemelidir.
Hizmet dışında kullanılan ifadelerin dile getirildiği koşullar gözetilmeli ve yapılan ifade açıklamasının kamu görevlisinin bulunduğu konum ve üstlendiği devlet görevinin -içeriğiyle birlikte değerlendirildiğinde- itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte olduğu ortaya konulmalıdır. Bununla birlikte somut olayın koşullarında kamu görevlisinin düşünce açıklamasını kamu görevi statüsünün ve görev yaptığı alanın kendisine sağladığı unvanı dâhil herhangi bir olanağı kullanarak yapmış ise bunun gösterilmesi gerekir.
Buna ilaveten yapılan düşünce açıklamasının kamu hizmetlerinin sürekliliğini, etkinliğini, verimliliğini ya da gereği gibi yerine getirilmesini ne şekilde etkilediğinin ve cezayı gerekli kılan -devlet organizasyonu içinde düzenin bozulması, hizmetlerin yürütülememesi gibi- sonuçların neler olduğunun veya bu tür sonuçlara neden olmasının kuvvetle muhtemel olduğunun ortaya konulması gerekir.
Her durumda kamu görevlisinin ödev ve sorumluluk derecesinin bulunduğu konum ve görev yaptığı alanla bağlantılı olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Hükmedilen disiplin cezasıyla kamusal önemi bulunan objektif amaca ulaşılabileceği, başka bir deyişle kamu görevlisinin cezalandırılmasının zorunlu bir sosyal ihtiyaca karşılık geldiği gösterilmeli; düşünce açıklamasının kamu görevini etkileme derecesiyle orantılı bir disiplin cezasına hükmedilmelidir.
Değerlendirmelerin oldukça açık, spesifik ve tekil olarak yapılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi 18.10.2022 tarih ve 2018/36354 bireysel başvuru numaralı kararında; ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olması gerektiği hususundan hareketle, kamu görevlisi olan başvurucunun sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşım nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmasını ifade özgürlüğünün ihlali olarak kararlaştırmıştır. Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi, sosyal medya hesabından paylaşım yapan kamu görevlisinin bir disiplin cezası ile cezalandırılmasının zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık geldiğini ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyulmasını beklemektedir.
4. Sonuç
Sosyal medya kullanımı günlük hayatın bir parçası haline gelmiş ve son zamanlarda kamu görevlileri dahil olmak üzere birçok vatandaşın görüşlerini, düşüncelerini ve yorumlarını paylaştıkları bir mecra olarak kullanılagelmiştir.
Bu durumun bir sonucu olarak, kamu görevlilerinin sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlar nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırılmalarının ifade özgürlüğü ihlali sonucunu doğurup doğurmayacağı hususu yargısal mecralara taşınmıştır. Bu konuda Anayasa Mahkemesince belirlenen ve yukarıda sıralanan değerlendirmelerin dikkate alınması önem arz etmektedir. Diğer tüm haller yargılamanın yenilenmesine ve ifade özgürlüğünün ihlaline neden olmaktadır. Dolayısıyla sosyal medya paylaşımı konusundan kamu görevlisine disiplin cezası verilebilmesi için disiplin cezasında belirtilen eylemin sübuta erdiğini somut olarak belirtilmesi ve konuya ilişkin gerekçelerin ilgili ve yeterli olması gerekmektedir.
Kaynakça
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
Kamu Görevlilerinin Sosyal Medya Kullanımında Gözetmesi Gereken Etik İlkeler
Comments