
Mahalli İdareler Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 127’nci maddesinde “Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir. Mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir.” Şeklinde tanımlanmıştır. 5393 sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile de belediyelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri düzenlenmiştir. Her iki Kanunun belediyelerin görev, yetki ve sorumluluklarının sayıldığı ilgili maddeleri incelendiğinde belediyelerin; zabıta ve itfaiye hizmetleri, imar, su kanalizasyon, yol yapım ve bakımı, kent temizliği, alt yapı ve üst yapı yatırımları ve amatör spor klüplerine yardım gibi geniş bir yelpazeye yayılmış ve her biri ayrı bir uzmanlık dalı olan farklı konularda yetki ve sorumluluklara sahip oldukları görülmektedir. Bu kadar geniş kapsamlı ve çeşitli sorumlulukların vatandaş memnuniyetinin sağlanması noktasında etkili bir şekilde yerine getirilmesi, belediyelerin aynı ölçüde yeterli gelir kaynaklarına sahip olmasını gerektirmektedir. Belediyeler açısından milat kabul edilen 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi Ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun yürürlüğe girmesi ile ülkemizde mevcut 16 büyükşehir belediyesine ilave olarak 30/03/2014 tarihi itibarı ile 14 ilde daha büyükşehir belediyesi kurulması sonucu bu illerdeki ilçe belediyelerinin İller Bankasından aldığı paylar önemli ölçüde azalmış ve ayrıca bu ilçe belediyelerinin önemli gelir getirici faaliyetleri olan su ve şehir içi otobüs işletmeleri büyükşehir belediyelerine devredilmiştir. Buna ilave olarak 6360 sayılı Kanunla kapanan ve mahalleye dönüşen belde belediyeleri ve köy muhtarlıklarının borçlarının önemli bir kısmının da ilçe belediyelerine devredilmesi sonucu yeni büyükşehir ilçe belediyelerinin nakit akımları ve bütçe dengeleri olumsuz yönde etkilenmiştir. Ülkemizde son dönemde yaşanan ekonomik durgunluk ve döviz kuru şokları ile yüksek enflasyonist ortam belediyelerin hem gelir kaynaklarını hem de giderlerini olumsuz bir şekilde etkilemiştir. Şöyle ki özellikle akaryakıt ile alt yapı ve üst yapıda kullanılan inşaat malzemesi fiyatlarındaki ciddi artışlar belediyelerin yatırım harcaması yapma kapasitelerinin daralmasına neden olmuştur. Ekonomide bahsettiğimiz yaşanan tüm bu olumsuzluklar vatandaşın da vergi ödeme gücünü etkilediğinden özellikle belediyelerin en önemli öz gelir kalemi olan emlak vergisi tahsilat oranlarının ciddi oranda düştüğü gözlenmektedir. Ayrıca 7033 sayılı Kanunla 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun “Daimi Muaflıklar” başlıklı 4’üncü maddesinin (m) fıkrasında yapılan değişiklikle organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve sanayi sitelerinde yer alan binalara emlak vergisinden daimi olarak muafiyet getirilmesi belediyelerin önemli miktarda gelirden mahrum kalmasına neden olmuştur. Şimdiye kadar bahsettiğimiz olumsuz ve karamsar tabloya istatistikler de eşlik etmektedir.
| 2022 (Bin TL) | 2023 (Bin TL) | 2022/2023 Değişim Oranı (%) |
Bütçe Gideri | 509.769.495 ₺ | 963.880.966 ₺ | 89,1 |
Bütçe Geliri | 468.146.735 ₺ | 863.237.561 ₺ | 84,4 |
Bütçe Dengesi | -41.622.759 ₺ | -100.643.406 ₺ | 141,8 |
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yayınlanan 2023 Yılı Genel Faaliyet Raporunda yer alan belediyelerin bütçe gerçekleşmeleri ile ilgili yukarıda belirtilen tablodaki kümülatif veriler incelendiğinde belediyelerin 2023 yılında 2022 yılına göre bütçe giderlerinin %89,1 oranında arttığı buna karşılık aynı dönemde bütçe gelirlerindeki artışın %84,4 ile sınırlı kaldığı ve tüm belediyeler bağlamında kümülatif bütçe açığının negatif yönde %141,8 oranında arttığı dikkate alındığında belediyelerin sözü edilen bütçe ve nakit yönetimi sıkıntıları altında görev ve sorumluluklarını gerçekleştirmekte ne denli zorlandıklarını tahmin etmek güç olmayacaktır. Tüm bu yaşanan olumsuz gelişmeler sonucunda pek çok belediye 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamındaki vergi ve sosyal güvenlik sigorta prim borçlarını da ödeyemediğinden ciddi miktarda gecikme zammı borç yükü ile de karşı karşıya gelmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumunun belediyelerden olan alacaklarını tahsil etmeye hazırlandığı gündemde olduğundan bu çalışmamızda nakit sıkışıklığı nedeniyle vergi ve sosyal güvenlik prim borçlarını ödeyemeyen belediyelerin mülkiyetlerindeki taşınmazlarını devrederek bu borçlarını terkin etmeleri hususu incelenecektir.
1.VERGİ BORÇLARININ TAŞINMAZ DEVRİ YOLUYLA ÖDENMESİ:
5234 sayılı Kanunla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna 2004 yılında eklenen Geçici 8’inci maddesindeki “31/12/2028 tarihine kadar uygulanmak üzere, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar dahil 8.6.1984 tarihli ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tâbi iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları ile bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri, 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Kanuna tâbi faaliyeti devam eden kamu bankaları, büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri ve bunlara ait tüzel kişilerin veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşların, Devlete ait olan ve bu Kanun kapsamına giren borçlarına karşılık, mülkiyeti bu idarelere ait ve üzerinde herhangi bir takyidat bulunmayan taşınmazlarından merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince ihtiyaç duyulanlar ile 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilecek olanlar, 4.1.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine göre oluşturulacak komisyon tarafından takdir edilecek değeri üzerinden, borçlu kurumun da uygun görüşü alınarak bütçenin gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin Maliye Bakanlığınca satın alınabilir. Bu idarelerin satın alınan taşınmazlarının tapu işlemlerine esas olan ve yukarıda belirtilen şekilde tespit edilen değerine eşit tutarda Devlete ait olan ve bu Kanun kapsamına giren borçları terkin edilir. Bu madde hükmü, yukarıda sayılan kuruluşlar dışında kalan, borcunu ödemede çok zor duruma düştüğü inceleme raporu ile tespit edilen ve vergi dairelerine bu Kanun kapsamına giren borcu bulunan diğer mükelleflerin (tüzel kişiliği bulunanların ortaklarına ait olanlar dahil) taşınmazları için de uygulanabilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığınca belirlenir.” Hükmüne istinaden belediyeler ile belediyeler ait tüzel kişilere(şirketleri dahil) vergi dairelerine olan 6183 sayılı Kanun kapsamındaki borçlarını taşınmaz devri ile terkin etme imkanı getirilmiştir. Söz konusu mevzuat hükmünün uygulamasına ilişkin esas ve usuller ise Tahsilat Genel Tebliği Seri: A Sıra No:1 de ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.
1.1. UYGULAMA KAPSAMINDAKİ BORÇLAR:
6183 sayılı Kanunun “Kanunun şümulü” başlıklı 1’inci maddesinde “Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur. Türk Ceza Kanununun para cezalarının tahsil şekli ve hapse tahvili hakkındaki hükümleri mahfuzdur.” maddesiyle Kanun kapsamına giren amme alacakları sayılmıştır. Madde metninde geçen para cezası tabiri hem adli hem de idari para cezalarını içermektedir.2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75’inci maddesi hükümleri gereği ecri misil alacakları da 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edildiğinden ecri misil borçlarının da uygulama dahilinde olduğu değerlendirilmektedir. Madde metninden anlaşılacağı üzere belediyeler damga vergisi, gelir vergisi stopajı gibi Kanun kapsamında sayılan borçlarını ve fer’ilerini taşınmaz devri yöntemiyle terkin edebileceklerdir.
1.2. UYGULAMA KAPSAMINDAKİ MÜKELLEFLER:
6183 sayılı Kanun’un Geçici 8’inci maddesi uyarınca, bu Kanun kapsamına giren borçlarına karşılık olarak taşınmazları satın alınması suretiyle borçları terkin edilecek mükellefler;
a) Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar dahil 08.06.1984 tarihli ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları, bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri.
b) 4389 sayılı Kanuna tâbi faaliyeti devam eden kamu bankaları (4389 sayılı Kanun 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile mülga kılındığından, madde kapsamına dahil olan bankaları, 5411 sayılı Kanuna göre faaliyeti devam eden kamu bankaları olarak anlamak gerekir.)
c) Büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri, bunlara ait tüzel kişiler veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar.
d) Yukarıda sayılanlar dışında kalıp da borçlarını ödemede çok zor duruma düştüğü inceleme raporu ile tespit edilen diğer mükellefler.
Olarak belirtilmiştir. Görüleceği üzere belediyeler, büyükşehir belediyeleri, büyükşehir belediyelerine bağlı su ve kanalizasyon idareleri ile belediyelere ait şirketler madde kapsamında yer almaktadır.
1.3.TAŞINMAZLARIN ÖZELLİKLERİ:
6183 sayılı Kanun kapsamına giren borçlara karşılık olmak üzere satın alınacak taşınmazların;
a) Kapsama giren mükelleflerin mülkiyetinde bulunması,
b) Borçlarını ödemede çok zor duruma düştüğü inceleme raporu ile tespit edilen diğer mükelleflerin tüzel kişilik olmaları halinde, tüzel kişiliğin mülkiyetinde ya da ortaklarının mülkiyetinde bulunması,
c) Taşınmazların üzerinde, amme borçları dolayısıyla vergi dairesi tarafından konulanlar hariç olmak üzere, herhangi bir takyidatın bulunmaması,
d) İmar planı geçen bölgeler içinde inşa edilmiş ve kamu hizmetlerinin sunulmasına elverişli bina halinde bulunması ya da bina inşaasına elverişli arsa veya 29.01.2004 tarihli ve 5084 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebilecek arazi ve arsa (üzerindeki bina ve müştemilat dahil) olması gerekmektedir.
1.4. BAŞVURU ŞEKLİ VE VERGİ DAİRESİNCE YAPILACAK İŞLEMLER:
6183 sayılı Kanunun Geçici 8’inci maddesinden yararlanmak isteyen belediyeler Tahsilat Genel Tebliğinin ekindeki (EK-8/a) örneğe uygun bir dilekçe ve üst yazı ile bağlı bulundukları vergi dairesine başvuracaklardır. Belediyenin ortağı olduğu şirketin vergi borçları için eğer belediye kendi mülkiyetindeki taşınmazları devretmek istiyorsa (EK-8/b) deki örnek dilekçe formatı kullanılacaktır. Belediyeler Kanun kapsamındaki borçlarına karşılık olarak önerdikleri taşınmazların tapu senetlerinin bir örneği ile taşınmazı tanıtıcı dokümanları (imar durumunu ve binalar için yapı durumunu gösterir belge, takyidat durumunu da gösterir tapu kayıt örneği, broşür, fotoğraf vb.) dilekçe ekinde vergi dairesine vereceklerdir.
Vergi dairesi belediyenin dilekçesi üzerine, 6183 sayılı Kanun kapsamına giren borçlarını tespit ederek, bir liste ile belediyenin başvuru dilekçesini ve eki belgeleri, önerilen taşınmazlara, hizmetlerinin yerine getirilmesinde genel veya özel bütçeye dahil kamu kurumlarınca ihtiyaç duyulup duyulmadığının tespit edilmesi amacıyla, bir üst yazı ile Vergi Dairesi Başkanlığı vasıtasıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Milli Emlak Müdürlüğüne aktaracaktır. Önerilen taşınmazlara ihtiyaç duyulduğunun Milli Emlak Müdürlüğünce bildirilmesi üzerine, vergi daireleri, mükellefin amme borçlarını ödemede “çok zor duruma” düşüp düşmediğinin tespit edilmesi amacıyla dosyayı incelemeye sevk etmesi gerekmektedir ancak Tahsilat Genel Tebliğinde belirtildiği üzere belediyelerin amme borçlarını ödemede “çok zor duruma” düşüp düşmediklerine ilişkin her hangi bir incelemeye gerek bulunmadığından taşınmazın kıymet takdir işlemleri Milli Emlak Müdürlükleri tarafından başlatılacaktır. Taşınmazların kıymet takdir işlemleri, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 6’ncı maddesine göre oluşturulacak komisyonlar tarafından yapılacaktır. 4734 sayılı Kanunun “İhale Komisyonu” başlıklı 6’ncı maddesinde ise anılan komisyonun biri başkan olmak üzere, ikisinin ihale konusu işin uzmanı olması şartıyla, ilgili idare personelinden en az dört kişinin ve muhasebe veya malî işlerden sorumlu bir personelin katılımıyla kurulacak en az beş ve tek sayıda kişiden oluşacağı ifade edilmiştir.
1.5. TAŞINMAZLARIN HAZİNE ADINA TESCİLİ VE BORÇLARIN TERKİNİ:
Taşınmazın alımının uygun görülmesi halinde Milli Emlak Müdürlükleri tapu işlemlerini yürüterek, borçlu belediyenin uygun görüşünü aldıktan sonra taşınmazların Hazine adına tescil ettirilmesini sağlayacaktır. Tescil işlemi sonucunda düzenlenen tapu senedinin bir örneği vergi dairesi başkanlıkları vasıtasıyla belediyenin bağlı bulunduğu vergi dairesine gönderilecektir. Taşınmaza ait tapu senedinin bir örneğinin vergi dairelerine gelmesi üzerine, taşınmazın Hazine adına tapuya tescil ettirildiği tarih itibarıyla belediyenin tüm borçları hesaplanarak, taşınmaza takdir edilen değer esas alınmak suretiyle terkin işlemleri yapılacaktır. Toplam borcun tespitinde gecikme zammı, taşınmazın Hazine adına tescil edildiği tarihe kadar hesaplanacaktır. Taşınmazın değerinin belediyenin tüm borçlarını karşılayacak tutarda olmaması halinde, terkin işlemi belediyenin talebine göre, talebi bulunmaması halinde 6183 sayılı Kanunun 47’nci maddesinin birinci fıkrasına göre belirlenen borçlarına karşılık ana para ile fer’ilerine orantılı olarak yapılacaktır. Önerilen taşınmazın değerinin, belediyenin toplam borçlarından daha yüksek tutarda olması halinde oluşan fark belediyeye red ve iade edilmeyeceği gibi taşınmazın Hazine adına tescil tarihinden sonra doğacak borçlarına da mahsup edilmeyeceği hususuna oldukça dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle belediyelerin borçlarına göre oldukça yüksek değere sahip taşınmazlarını önermemeleri menfaatlerine olacaktır. Yine bu süreçte dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da belediye meclisinden karar alınmasıdır.5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Meclisin görev ve yetkileri” başlıklı 18’inci maddesinin (e) fıkrasında belediyeye ait taşınmazların satışı ile ilgili karar alma yetkisinin belediye meclisine ait olduğu ifade edildiğinden taşınmazların Hazineye devredilebilmesi için belediye meclisinden karar alınması gerekecektir. Ayrıca 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17’nci maddesinin (p) fıkrası gereği belediyelerin mülkiyetindeki taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler katma değer vergisinden istisna olduğundan taşınmazlarının Hazineye devredilmesi işleminde katma değer vergisi hesaplanmayacaktır.
2. SOSYAL SİGORTA PRİM BORÇLARININ TAŞINMAZ DEVRİ YOLUYLA TERKİN EDİLMESİ
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na 6322 sayılı Kanun ile 2012 yılında eklenen Geçici 41’inci maddesinde “ 31/12/2028 tarihine kadar uygulanmak üzere, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar dâhil 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları ile bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri, 18/6/1999 tarihli ve 4389 sayılı mülga Bankalar Kanununa tabi faaliyeti devam eden kamu bankaları, büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri ve bunlara ait tüzel kişilerin veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşların, Sosyal Güvenlik Kurumuna ait olan ve Kuruma bağlı tahsil dairelerince 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen borçları ile kira ve ecrimisil borçlarına karşılık, mülkiyeti bu idarelere ait ve üzerinde herhangi bir takyidat bulunmayan taşınmazlardan Kurum tarafından uygun görülenler Kurumun görevlendireceği üç temsilci ile taşınmazın bulunduğu yerdeki defterdarlık tarafından görevlendirilecek iki temsilciden oluşan komisyon tarafından ve gerektiğinde bilirkişi mütalaası alınmak suretiyle takdir edilecek değeri üzerinden, borçlu kurumun da uygun görüşü alınarak Kurum bütçesinin gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin Kurumca satın alınabilir. Bu idarelerin satın alınan taşınmazlarının tapu işlemlerine esas olan ve yukarıda belirtilen şekilde tespit edilen değerine eşit tutarda Kuruma ait olan ve 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen borçları ile kira ve ecrimisil borçları terkin edilir. Bu madde hükmü, yukarıda sayılan kuruluşlar dışında kalan, borcunu ödemede çok zor duruma düştüğü Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı denetim elemanlarının inceleme raporu ile tespit edilen ve Kuruma bağlı tahsil dairelerine 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen borcu ile kira ve ecrimisil borcu bulunan diğer mükelleflerin (tüzel kişiliği bulunanların ortaklarına ait olanlar dâhil) taşınmazları için de uygulanabilir. Bu madde uyarınca Kurum tarafından satın alınan taşınmazlar ile Kuruma ait olup Kurum Yönetim Kurulunca ihtiyaç fazlası olarak tespit edilen taşınmazlardan, Maliye Bakanlığınca kamu hizmetlerinde kullanılmak veya gerektiğinde genel hükümlere göre değerlendirilmek üzere talep edilenler, Kurum Yönetim Kurulunun uygun görüşü ve Bakan onayıyla bedeli karşılığında Hazineye devredilir. Devir bedeli; bu madde uyarınca satın alınan taşınmazlar için satın alma bedeli, satın alma tarihinden altı ay geçtikten sonra devir hâlinde satın alınan bedele geçen sürede yeniden değerleme oranı kadar artış yapılmak suretiyle belirlenir. Kuruma ait diğer taşınmazların devrinde ise devir bedeli birinci fıkrada belirtilen Komisyon tarafından belirlenir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin esas ve usuller Kurum tarafından belirlenir.” Hükmü getirilmiştir. Yine aynı şekilde 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa 678 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen Geçici 16’ncı madde ile işsizlik sigortası prim borçlarının da taşınmaz devri yöntemiyle terkin edilmesi imkanı getirilmiştir. Söz konusu maddenin uygulanması ile ilgili esaslar 27/09/2012 tarihli ve 355 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu kararı ile yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumunca 6183 Sayılı Kanuna Göre Takip Edilen Alacaklar İçin Borçluların Taşınmazlarının Alınmasına İlişkin Usul Ve Esaslarda belirlenmiştir.
2.1. UYGULAMA KAPSAMINDAKİ BORÇLAR:
Sosyal Güvenlik Kurumunca 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilen borçlar taşınmaz devri yöntemiyle terkin edilebilecektir. Bu kapsamda 4447 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanun’un 88’inci maddesinde belirtilen işsizlik sigortası primi, sosyal sigorta primi, idari para cezası ile bunların gecikme cezası ve gecikme zammı, faizi, takip ve bilirkişi masrafı gibi diğer ferileri ile kira ve ecri misil borçları uygulama dahilindedir. Borçlular daha önce yapılandırdıkları borçları için de söz konusu uygulamadan faydalanabilecektir.
2.2. UYGULAMA KAPSAMINDAKİ MÜKELLEFLER:
Vergi borçları için taşınmaz devri uygulamasından faydalanabilecek mükellefler aynı şekilde Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borçları için de taşınmaz devri yöntemini kullanabileceklerdir. Bu kapsamda büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri ve bunlara ait tüzel kişiler veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine haiz kuruluşlar, belediye şirketleri anılan uygulamadan faydalanabilecektir.
2.3. TAŞINMAZLARIN ÖZELLİKLERİ
5510 sayılı Kanun’un Geçici 41’inci maddesinde kapsama dahil kurumların mülkiyetinde bulunan ve üzerinde herhangi bir takyidat bulunmayan taşınmazların devralınabileceği açıklanmıştır. Usul ve Esaslarda takyidat; Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borçlarına karşılık teklif edilen taşınmazın tapu kaydında bulunan, ( Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından sigorta primi ve idari para cezası alacakları için konulmuş hacizler hariç) ipotek, haciz, ihtiyati tedbir, mahkeme kararı ya da taşınmazın satın alınmasını, satılmasını engelleyecek veya değerini düşürecek her türlü beyan ve şerhi ifade ettiği belirtilmiştir.Bu nedenle uygulamadan faydalanmak isteyen belediyelerin borçlarına karşılık teklif edecekleri taşınmazları tespit ederken tapu kayıtlarında herhangi bir beyan veya şerh bulunup bulunmadığı hususuna dikkat etmeleri önem arz etmektedir.
2.4. BAŞVURU ŞEKLİ VE SOSYAL GÜVENLİK İL MÜDÜRLÜĞÜNCE YAPILACAK İŞLEMLER:
5510 sayılı Kanun’un Geçici 41’inci maddesinden yararlanmak isteyen borçlu belediyeler bağlı bulundukları sosyal güvenlik il müdürlüğüne Usul ve Esasların ekindeki (EK-1/a) başvuru dilekçesi ile talepte bulunacaklardır. Belediyenin ortağı olduğu şirketin sigorta prim borçları için eğer belediye kendi mülkiyetindeki taşınmazları devretmek istiyorsa (EK-1/b) deki örnek dilekçe formatı kullanılacaktır. Dilekçe ekinde;
a) Taşınmazın tapu senedinin bir örneği.
b) Taşınmaz üzerinde takyidat olmadığına dair son 10 gün içinde alınmış belge.
c) Taşınmazın imar durumu, (taşınmaz bina ise inşaat ve iskan ruhsatı, v.b.) taşınmaza ait tanıtıcı dokümanlar, broşür, fotoğraf gibi
Belge ve evrakların bulunması gerekmektedir.
Başvuru üzerine sosyal güvenlik il müdürlüğünce borçlunun ödeme vadesi geçmiş ve 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsili gereken borç toplamı tespit edilecektir. Usul ve Esaslarda belirtildiği üzere belediyelerin ayrıca çok zor durumda olma şartı aranılmadığından bununla ilgili inceleme yapılmayacaktır (Çok zor durum hali Sosyal Güvenlik Kurumu denetim elemanlarınca gene Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından belirlenen mali analiz ve rasyolara göre tespit edilmektedir.). Belediye tarafından belediye adına kayıtlı taşınmazın borçlarına karşılık satın alınmasına ilişkin teklifler başvuru için gerekli belgelerin tam ve eksiksiz olması halinde taşınmazların satış kabiliyetinin ve Sosyal Güvenlik Kurumu hizmetleri gereği kullanım imkanı bulunup bulunmadığı değerlendirildikten sonra Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borç miktarı, il müdürlüğünün taşınmaz hakkındaki görüşü ve kullanım amacı belirtilerek Sosyal Güvenlik Kurumu İnşaat ve Emlak Daire Başkanlığına gönderilecektir. Taşınmazın satın alma değeri, Sosyal Güvenlik Kurumu İnşaat ve Emlak Daire Başkanlığında bulunması halinde en az 1 üyesi gayrımenkul değerleme uzmanı olmak üzere toplam 3 temsilci (taşınmazın bina olması halinde Sosyal Güvenlik Kurumunu temsil eden üyelerden en az 1’i inşaat mühendisi olacaktır.) ile taşınmazın bulunduğu yerdeki defterdarlık tarafından görevlendirilecek 2 temsilciden oluşan komisyon tarafından belirlenir. Komisyonca kabul edilen satın alma değeri Sosyal Güvenlik Kurumu İnşaat ve Emlak Daire Başkanlığınca borçluya bildirilmek üzere sosyal güvenlik il müdürlüğüne gönderilir. Sosyal güvenlik il müdürlüğü de taşınmazın satın alma değerini 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre borçluya tebliğ edecektir. Bu aşamada komisyonca belirlenen değerin piyasa şartlarının altında belirlendiği iddiası ile borçlunun herhangi bir itiraz hakkı olup olmadığı akla gelmektedir. Söz konusu Usul ve Esasların yürürlüğe girdiği ilk halinde “Satın alma değerinin kabulü” başlıklı 9’uncu maddesinde borçlunun tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde satın alma değerini kabul ettiğini ilgili sosyal güvenlik il müdürlüğüne yazılı olarak bildirmesi gerektiği, aksi takdirde taşınmazın satın alma işleminden vazgeçmiş sayılacağı, komisyonun belirlediği satın alma değerinin borçlu tarafından kabul edilmemesi halinde aynı taşınmazı hakkında 1 yıl boyunca yeni bir satın alma teklifi yapılamayacağı hükümleri bulunmaktaydı. Görüleceği üzere özellikle borçlarından bir an önce kurtulmak isteyen borçlu, komisyonun belirlediği satın alma teklifini bir bakıma kabul etmeye zorlanmaktaydı. Anılan maddedeki borçlu aleyhine olan hükümlerin 21/07/2016 tarihli ve 252 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu kararı ile yeniden düzenlenmesi sonucu borçlu satın alma değerine itiraz etme hakkına kavuşmuştur. Bu kapsamda borçlunun satın alma değerinin kendisine tebliğ tarihinden itibaren 45 gün içinde (eski uygulamada bu süre 15 gün idi) satın alma değerini kabul ettiğini ilgili sosyal güvenlik il müdürlüğüne yazılı olarak bildirmesi gerekmektedir. Borçlu bu 45 günlük süre içinde taşınmazın satış kabiliyetinin de belirtildiği, Sermaye Piyasası Kurulunca belirlenen formatta Sermaye Piyasası Kurulu lisanslı bir firmaya değer tespit raporu hazırlattırıp gerekçelerini de belirterek değer tespit raporu ile birlikte satın alma değerine itiraz edebilir. Komisyonca gerekçeli itiraz değerlendirilerek karara bağlanır ve bu karar sosyal güvenlik il müdürlüğü tarafından 45 gün içinde cevaplandırılmak şartıyla borçluya bildirilir. Borçlunun, bu 45 günlük süre içinde satın alma değerini kabul ettiğini ilgili sosyal güvenlik il müdürlüğüne yazılı olarak bildirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde taşınmazı satın alma işleminden vazgeçmiş sayılacaktır. Satın alma değerinin borçlu tarafından kabulünün ardından Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunca taşınmazın satın alınmasının uygun bulunması ile birlikte tapu devri ve tescil işlemleri sosyal güvenlik il müdürlüğünce gerçekleştirilecektir. Belediyelerin mülkiyetindeki taşınmazların satışı ile ilgili karar alma yetkisi belediye meclisine ait olduğundan bu süreçte belediye meclisinden gerekli kararın alınması gerektiği unutulmamalıdır. Tapu tescil tarihi itibariyle borçlunun sigorta primi, idari para cezası ve gecikme zammı hesaplanarak taşınmazın satın alma bedeli kadar terkin işlemi gerçekleştirilecektir. Yine vergi borçlarının terkini bölümünde bahsettiğimiz üzere satın alınması önerilen taşınmazın satın alma değeri borçlunun toplam borçlarından daha yüksek tutarda olması halinde oluşan fark iade edilmeyeceği gibi borçlunun tapu tescilinden sonra doğacak borçlarına da mahsup edilme imkanı bulunmamaktadır.
Borçluların taşınmazı karşılığında sosyal güvenlik borçlarını terkin edebilmesi uygulamasının Sosyal Güvenlik Kurumu açısından çeşitli sakıncaları bulunduğu noktasına da dikkat çekmemiz gerekmektedir. Özellikle çok sayıda mükellefin anılan düzenlemeden faydalanması durumunda Sosyal Güvenlik Kurumunun portföyünde büyük miktarda taşınmaz bulunmasının Kurumun nakit dengesini olumsuz şekilde etkileyeceği tartışmasızdır. Bu kapsamda 22/04/2015 tarihli ve 162 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu kararı ile yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Tarafından 6183 Sayılı Kanuna Göre Takip Edilen Alacaklara Karşılık Borçlulardan Satın Alınan Taşınmazlar İle Kurumun Mülkiyetinde Bulunan Ve İhtiyaç Fazlası Taşınmazların Hazineye Devrine İlişkin Usul Ve Esaslar da belirtildiği üzere 5510 sayılı Kanunun Geçici 41’inci maddesine göre Sosyal Güvenlik Kurumunun alacaklarına karşılık satın aldığı taşınmazlar, kamu hizmetlerinde kullanılmak veya gerektiğinde genel hükümlere göre değerlendirmek üzere talep edilenler, Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulunun uygun görüşü ve Aile Çalışma Ve Sosyal Hizmetler Bakanının onayıyla bedeli karşılığında Hazineye devredilebilecektir.
SONUÇ:
6360 sayılı Kanun ile birlikte büyükşehir ilçe belediyesine dönüşen belediyelerin gelir düzeyleri olumsuz şekilde etkilenmiştir. Buna ilave olarak son dönemde ülkemizde yaşanan ekonomik durgunluk ve enflasyon oranlarındaki artışlar belediyelerin vergi tahsilat oranlarının düşmesine ve harcamalarının artmasına neden olarak bütçe ve nakit dengelerinin bozulmasına ve akabinde 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen vergi ve sosyal güvenlik prim borçlarını ödeyememelerine neden olmaktadır. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu belediyelerin vergi ve sosyal güvenlik prim borçları ile ilgili harekete geçme aşamasında olduğundan alternatif ödeme yöntemi olarak belediyelerin mülkiyetlerindeki taşınmazlarını devrederek bu borçlarını terkin etmelerinin menfaatlerine olduğunu değerlendirmekteyiz.
KAYNAKÇA
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Kabul Tarihi: 18/10/1982 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi:09/11/1982 Sayı:17863 mükerrer
5393 sayılı Kanun Kabul Tarihi: 03/07/2005 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 13/07/2005 Sayı: 25874
5216 sayılı Kanun Kabul Tarihi: 10/07/2004 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi:23/07/2004 Sayı: 25531
6360 sayılı Kanun Kabul Tarihi: 12/11/2012 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi:06/12/2012 Sayı: 28489
6183 sayılı Kanun Kabul Tarihi: 21/07/1953 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi:28/07/1953 Sayı: 8469
5510 sayılı Kanun Kabul Tarihi: 31/05/2006 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi:16/06/2006 Sayı: 26200
4447 sayılı Kanun Kabul Tarihi: 25/08/1999 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi:08/09/1999 Sayı: 23810
4734 sayılı Kanun Kabul Tarihi: 04/01/2002 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi:22/01/2002 Sayı: 24648
1319 sayılı Kanun Kabul Tarihi: 29/07/1970 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi:11/08/1970 Sayı: 13576
3065 sayılı Kanun Kabul Tarihi: 25/10/1984 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi:02/11/1984 Sayı: 18563
2886 sayılı Kanun Kabul Tarihi: 08/09/1983 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi:10/09/1983 Sayı: 18161
Tahsilat Genel Tebliği Seri: A Sıra No:1
Sosyal Güvenlik Kurumunca 6183 Sayılı Kanuna Göre Takip Edilen Alacaklar İçin Borçluların Taşınmazlarının Alınmasına İlişkin Usul Ve Esaslar
Sosyal Güvenlik Kurumu Tarafından 6183 Sayılı Kanuna Göre Takip Edilen Alacaklara Karşılık Borçlulardan Satın Alınan Taşınmazlar İle Kurumun Mülkiyetinde Bulunan Ve İhtiyaç Fazlası Taşınmazların Hazineye Devrine İlişkin Usul Ve Esaslar
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2023 Yılı Genel Faaliyet Raporu
Fatih YALAZA
Comments